Bir derviş göçtü

D. Mehmet Doğan, dünya çilesini tamamlayarak Hakk'a yürüdü.

Geride çok sayıda eser ve baki kalan kubbede hoş bir sada bırakarak göçtü.

Türkiye Yazarlar Birliği yönetiminde olmam hasebiyle onu yakından tanımak ve birlikte çalışmak nasip oldu.

Ülkemizin yetiştirdiği önemli bir münevver ve mütefekkir olan o ulu çınarın altında gölgelenmek ve istifade etmek şerefi nasip oldu.

D. Mehmet Doğan, önemli bir mücadele adamıydı. 1978 yılında kurduğu Türkiye Yazarlar Birliği'ni ülkemizin en önemli kültür kuruluşu haline getirdi.

Mehmet Akif, vefat tarihi olan 27 Aralık'ta ve İstiklal Marşı'nın kabul tarihi 12 Mart'ta her yıl Taceddin Dergahı'nda yad edilir. Bu programı 1978 yılında TYB'yi kurarak başlatan D. Mehmet Doğan ve arkadaşlarıdır. Bunu da ısrarla sürdürür. O dönemin zorluklarıyla birlikte düşündüğümüzde bu çabanın ne kadar kıymetli bir iş olduğu anlaşılır.

27 Aralık 2022 tarihinde Taceddin Dergahı'nda yapılan Akif'in vefat yılı programında D. Mehmet Doğan yaptığı konuşmada, "TYB'nin kuruluş çalışmalarında yazarları temsilen Mehmet Akif'i belirlediklerini, ilk faaliyetlerinden birisinin de Mehmet Akif'i yad etmek olduğunu ifade etmişti.

D. Mehmet Doğan, Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nı yazdığı bölgenin 'İstiklal Marşı Bahçesi' yapılması ve çevredeki yapıların da sağlıklaştırılarak fikir, sanat ve edebiyat işleriyle uğraşan gönüllü kuruluşlara tahsis edilmesi için mücadele verdi. Bu mücadele sonuç verdi. Tam istediği gibi olmasa da Taceddin Dergahı bugünkü durumuna geldi.

D. Mehmet Doğan abimiz, Akif'in "Resmim için" isimli şu şiirini çok sık okurdu.

Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,

Günler şu heyûlayı da er geç silecektir.

Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma.

Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir

Şiir, tevazuyla yaşayan ve hakikati her daim savunan bir şairin sonraki nesiller tarafından nereden bilineceği sorusuyla bitiyor. D. Mehmet Doğan, ömrü boyunca mücadelesini verdiği Mehmet Akif'in şahsi özelliklerinin birçoğunu taşıyordu. Tevazu içinde sade bir hayat sürmek, hakikati savunmak, sessiz yaşamak, kimsenin minnetini almadan şahsiyetli bir hayat sürmek, milletin ve ümmetin dertleriyle dertlenmek, yes'e düşmeden azmi ayağa kaldırmak, milletimizin dilinin ve dininin mücadelesini yapmak her iki mütefekkirimizin müşterek vasıflarından.