Aileyi sapkın akımlardan korumak

2025 yılı "aile yılı" olarak belirlendi. Bu kapsamda yıl boyunca ailenin korunması, güçlendirilmesi için bütün kurum ve kuruluşların etkinlikler, projeler yapması planlanıyor. Çünkü bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu konuda tehlike çanları çalıyor.

Aile ile ilgili ilk olumsuz veriler evlenme hızındaki düşüş ve boşanma hızındaki artışla ortaya çıkmıştı. Son 20 yılda bin kişilik nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden "kaba evlenme hızı" yüzde 20 düşerken "kaba boşanma hızı" yüzde 47 arttı. Bununla birlikte evlenme yaşının yükselmesiyle çocuk sahibi olma oranlarında yaşanan düşüş nüfus artış hızını da olumsuz etkiledi. 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı, 2023 yılında 1,51'e geriledi. Bu verilere göre Türkiye ilk kez OECD ülkelerinin ortalaması olan 1,58 oranının da gerisinde kaldı.

Ailenin karşı karşıya kaldığı diğer bir sorun ise küresel boyutta yürütülen cinsiyetsizleştirme projelerinin ülkemizde de etkili olmaya başlamasıdır. Bazı ülkelerde trans bireylerin evlenmesine kanuni olarak da izin verilme aşamasına gelen bu sapkın anlayış, toplumun hem demografik hem de ahlaki yapısını bozmaya yönelik yürütülen bilinçli bir projedir. Bu akımla mücadele edilebilmesi için de aile yılı çerçevesinde meselenin sosyolojik, psikolojik, ideolojik ve hukuki yönleriyle ele alınması özellikle medyanın bu konudaki etkisinin araştırılarak gereken tedbirlerin alınması öngörülüyor.

Bir tarafta bu toplumsal kaygılar ve ailenin korunmasına yönelik çabalar sürerken öbür tarafta toplumun değerlerini hiçe sayarak ailenin temeline dinamit koymaya çalışan odaklar da aksi yönde çalışmaya devam ediyor.

Sapkın akımlar ve sendikalar

Geçtiğimiz hafta KESK'e bağlı Eğitim-Sen milletimizi tahrik eden bir provokasyon girişiminde bulundu. Okullarda ilk ders olarak 'toplumsal cinsiyet eşitliği' dersi işleyeceklerini söylediler. Dersle ilgili paylaştıkları notlarda eşcinselliği teşvik eden, LGBTi sapkınlığını normalleştiren ve aile değerlerine savaş açan içerikler var.

Sözde sendikanın bu aymazlığına karşı Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen sert tepki gösterdi. Genel Başkan Ali Yalçın yaptığı açıklamada "Ramazan-ı Şerif ayını özellikle seçerek, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet eşitliği adları altında halkımızın asla tasvip etmeyeceği sapkın düşünce ve yaşam biçimlerinin propagandasını yapmak maksadıyla sınıfların içinde gerçekleştirilecek bir eylem kararı almak açıkça bir provokasyon adımıdır" ifadelerini kullandı.