Türk futbolunun dört büyükleri, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor, son yıllarda finansal disiplinden uzak, yüksek maliyetli transfer politikalarıyla gündemde...

Taraftar baskısı, sportif başarı hırsı ve yönetimlerin kısa vadeli popülarite arayışı, kulüpleri her sezon milyonlarca Euro'luk yatırımlara zorluyor. Ancak bu strateji, UEFA'nın sıkı finansal fair-play kuralları ve kulüplerin biriken borçları düşünüldüğünde, gelecekte telafisi zor riskleri beraberinde getiriyor.

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un yüksek borçları, kulüplerin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Gelirlerin büyük kısmı TV hakları ve sponsorluklardan gelse de, bu kaynaklar transfer harcamalarını karşılamakta yetersiz kalıyor. UEFA'nın kulüp gelirlerine göre harcama limiti koyması, Avrupa kupalarından gelecek gelirleri de riske atıyor.

UEFA'nın finansal fair-play kurallarına uyum sağlayamayan kulüpler, Avrupa kupalarından men edilebiliyor. Eğer kulüpler borçlarını kontrol altına alamaz ve gelirlerini artıramazsa, Avrupa futbolundan dışlanma ihtimalleri artacak. Bu da, hem sportif hem de finansal anlamda büyük bir darbe demek.

Avrupa'nın başarılı kulüpleri (Ajax, Dortmund, Benfica gibi) genç yeteneklere yatırım yaparak hem sportif hem de ekonomik kazanç sağlıyor. Türk kulüpleri de kısa vadeli yıldız transferleri yerine, akademi ve scouting ağını güçlendirerek daha sürdürülebilir bir model oluşturmalı. Ayrıca stadyum gelirleri, merchandising ve dijital pazarlama gibi alanlarda gelir çeşitlendirmesi yapılmalı.