Zalimin mühleti

Dünya tarihinde "şiddetle" kınandığı için durdurulan herhangi bir katliam veya soykırım yoktur. Keza "Bir daha asla!" denen nice acı hadise de sürekli ve sürekli tekrarlanmıştır. "Suçlular mutlaka cezasını çekecek!" şeklindeki hamasî vaatlerin ne derecede gerçekçi olduğunu anlamak isteyenler ise, yakın ve uzak tarihteki nice trajedinin mimarına nasıl muamele edildiğine bakabilirler. Yukarıdaki cümleler, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda düzenlenen "Srebrenitsa Soykırımı'nı (1995) Uluslararası Anma Günü Olarak İlân Etme" konulu oylamayı izlerken zihnimde dönüp durdu. 84 ülkenin "evet" oyuyla kabul edilen tasarıya 19 ülke "hayır" derken, tam 68 ülke de "çekimser" kaldı. Sırbistan'la birlikte Rusya'nın "hayır" demesi elbette şaşırtıcı değildi. Çin ve Suriye de -akla gelebilecek sebeplerle- aynı kervana katıldı. Ancak çekimser kalan ülkeler arasında Cezayir, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Umman ve Sudan'ı görmek, söz konusu ülkelerin dış bağlantıları hakkında önemli noktalara işaret ediyordu. Orta Asya'da Kazakistan ve Tacikistan "çekimser" kalırken Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan temsilcileri oylamaya katılmadı. Bu tablo da Rusya'nın bölgedeki etkisini ve etkinliğini göstermesi bakımından oldukça çarpıcıydı.Avrupa'nın göbeğinde ve sözde "barış gücü" askerlerinin gözetimi altında binlerce Müslümanın katledilmesini boş gözlerle izleyen "modern" dünya, aradan neredeyse 30 yıl geçtikten sonra "Srebrenitsa Soykırımı'nı Anma Günü" adlı bir merasimi kucağımıza bırakıp geri çekildi. Üstelik çeşitli ülkelerin menfaat haritalarını da gözlerimizin önüne sererek Srebrenitsa'ya bakarken, Gazze'den bir başka katliamın haberi geldi. İsrail işgal güçleri, devam eden soykırımda yeni bir perde açarak, Refah'a sığınan masum sivillerin yaşadığı bir çadır kenti gece yarısı bombaladı. Çok sayıda insanın yanarak can verdiği feci saldırı, gündemi kısacık meşgul etti, sonrasında insanlar yeniden rutin programlarına döndüler. Soykırım uzadıkça ve zamana yayıldıkça alışıldı, normalleşti ve "haber değeri" düştü çünkü. Hiç şüpheniz olmasın: Günün birinde, BM Genel Kurulu'na tasarılar sunulacak. Yine devletler arasındaki rekabet ve kapışmalar eşliğinde oylar kullanılacak. Ve Gazze'deki İsrail vahşeti "anma günü"ne dönüştürülecek. Gelecek nesiller, kendi dönemlerindeki trajedilere elleri uzanmadığı halde, bizim bugün içinde yaşadığımız mezalimi merasim şeklinde takvimlerine işaretlemeye ve ateşli nutuklar eşliğinde ihya etmeye başlayacaklar. Keza Suriye'de, Mısır'da, Doğu Türkistan'da ve başka yerlerde yaşanan nice güncel acının da istikbaldeki akıbeti