Hamas'ın Filistin dışındaki liderliğini sürdüren Hâlid Meşal, geçtiğimiz günlerde El-Cezîre televizyonuna 52 dakikalık özel bir röportaj verdi. Her zamanki ciddiyetiyle, sorulan soruları ikna edici ve ayrıntılı biçimde cevaplayan Meşal'in sözlerinde altı çizilecek çok sayıda husus var. Ama özellikle Filistin direnişinin bugün geldiği duruma dair değerlendirmeleri ve Suriye'yle alakalı yorumları, bilhassa öne çıkarılmaya değer noktalar içeriyor.
Meşal, Filistin direnişinin mevcut durumu hakkında özetle şunları söyledi:
"Filistin davası, şu anda tarihinde hiç olmadığı kadar görünür ve bilinir durumda. Filistin davası, daha önce çekmecede kilitli haldeydi, şimdi masanın üzerinde. Dünya çapında İsrail'in şöhreti ciddi biçimde zedelendi. Şimdiye kadar yaptıkları bütün reklamlar ve imaj yatırımları çöpe gitti. Herkes şimdi her platformda Siyonistleri eleştiriyor. İslâm ümmetinin genç nesilleri, Filistin davasını yeniden sahiplendi. Evet, ağır bir bedeli oldu, doğru. Ancak şu unutulmamalı: Hürriyetlerin her zaman ağır bedelleri olur.
Bundan sonrası için iki beklentimiz var:1) Uluslararası bir hamleyle, Gazze'nin yeniden inşası ve insanların barınma ihtiyaçlarının acil bir şekilde giderilmesi, 2) Filistin'e dışarıdan müdahalelerin olmaması; Filistin'i sadece Filistinlilerin yönetmesi."
Meşal'in "Filistin'e dışarıdan müdahalelerin olmaması ve Filistin'i sadece Filistinlilerin yönetmesi" şeklindeki vurgusu, elbette Arap dünyası içindeki belli aktörleri hedef alan bir açıklama. Zira bazı devletlerin, Filistin siyasetine doğrudan müdahale ederek Hamas'ı dışarıda bırakacak formüller üzerinde çalıştıkları sır değil.
Sunucunun "Son iki senedir bölgemizde baş döndürücü gelişmeler yaşandı. İran'ın gücü aşındı. Hizbullah ağır darbeler aldı. Suriye'de Esed rejimi düştü ve yeni bir yönetim işbaşına geldi. Tüm bu hadiseler içinde, Hamas nerede duruyor" sorusuna Meşal'in verdiği cevap, mülakatın -medya tabiriyle söylersek- flaşını oluşturuyordu:
"Hamas, uzun yürüyüşü boyunca, bütün Arap ve İslâm ülkelerinden yardım ve destek almıştır. Bu yardımların miktarı, çeşidi ve boyutları zaman içinde değişiklikler göstermiştir. Hamas'ın kapısı herkese açıktır ve herkesle münasebet kurar. Şimdiye kadar bizim yanımızda duran herkese teşekkür borçluyuz. Fakat Hamas, hiçbir odağa tamamen kendisini kaptırıp Arap ve İslâm dünyasının diğer çevrelerine sırtını dönmemiştir. Bütün ülkelere saygı gösteririz, hiçbirinin iç işlerine karışmayız. Hamas, başından beri sadece kendisine güvenmiştir. Bu sebeple herhangi bir destekçisinin gücünün azalması, Hamas'ta yıkıntıya yol açmaz.
Suriye'de eski rejimle ilişkilerimiz vardı. Ama [Arap Baharı'yla birlikte] kriz baş gösterince, aramızda ihtilaf doğdu ve Suriye'den ayrıldık. Biz herhangi bir cepheye ait ve tâbî değiliz. Biz kendi başımıza hareket ediyoruz. Bizim kurallarımız, ilkelerimiz ve prensiplerimiz var. Suriye halkının bugün kavuştuğu hürriyet sebebiyle gerçekten ve samimiyetle sevinçliyiz. Arap dünyasındaki bütün halklar aynı şekilde hürriyet ve onuruna kavuşmayı hak ediyor."

5