İngiltere Kralı III. Charles ve eşi Kraliçe Camilla, Ramazan'ın başlangıcından hemen önce Londra'daki bir restoranda basının karşısına çıktı. Asma Khan adlı Hindistan kökenli Müslüman bir hanımın işlettiği Darjeeling Express'e giden çift, ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak yiyeceklerin hazırlanmasına yardımcı oldu. Kral ve Kraliçe, bir yandan mekânda bulunan çeşitli milletlere mensup Müslümanlarla sohbet etti, bir yandan da geleneksel Hint pilavı biryânî ve hurmaları paketledi.
Her dakikasının ve basına verilecek her pozun özenle planlandığı anlaşılan ziyaret sırasında, Kral III. Charles, dükkân sahibi Asma Khan'a hurmaların nereden geldiğini sordu. "Filistin" cevabını alınca yüzüne bir "hayranlık" ifadesi yerleştiren Kral, Filistin'in hurmaların yetiştiği en iyi yer olduğunu söylemeyi de ihmal etmedi.
Asma Khan'ın mekânından sonra Kral ve Kraliçe'nin durağı, İmad el-Erneb adlı bir Suriyeli mülteciye ait olan dükkândı. İmad ve ailesi 2015'te İngiltere'ye sığınmış, gerekli yasal izinlerin sağlanmasının ardından da 2020'de kendi Suriye restoranlarını açmış. Kraliyet çiftinin burayı özellikle ziyaret etmesinin mekânın şöhretini ne kadar artıracağını söylemeye bile gerek yok elbette.
Kral III. Charles ve Kraliçe Camilla'nın Ramazan pozları, bilhassa iki yönden çok dikkat çekiciydi:
Vaktiyle "üzerinde güneş batmayan imparatorluk" olarak anılan İngiltere, sömürgelerini zaman içinde birer birer terk etmek durumunda kalsa da, kendine has üslubu ve yaklaşımıyla, farklı milletlerle ilişkilerini eskisi gibi sürdürüyordu. Müslüman azınlıkları ülkesine kabul ederken son derece rahat davranan İngiltere, onların çeşitli yetenek ve bağlantılarını da böylece içeriye taşımış oluyordu.
Meselenin, kendileriyle ilişki tesis edilen milletler açısından da anlamı büyüktü. İngiltere'yi kendilerini kucaklayan ve himaye eden bir baba gibi görüyorlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, -bilerek veya bilmeyerek- İngiliz menfaatlerine hizmet etmeye başlıyorlardı. Afrika'dan Asya'ya, İngilizlerin kontrolündeki bütün networkler önlerine açılırken, İngiliz devlet aklı da eski sömürgecilik sistemini -bu defa son derece gönüllü paydaşlar aracılığıyla- sürdürmeye devam etmenin keyfini çıkarıyordu.
Hesaplı görüntülerin ve ince ayarlı videoların eşlik ettiği medya kampanyalarının ışıltıları içinde, İngiltere'nin Hint Alt Kıtası'nda veya Bilâdüşşâm (Suriye, Filistin, Irak, Ürdün ve çevresi) topraklarında sebep olduğu yıkım kimseciklerin aklına bile gelmiyordu. Kral'ın dükkânını "şereflendirdiği" o Suriyeli esnaf muhtemelen, kendisini ta Londra'lara savuran DAEŞ tiyatrolarının arka planındaki İngiliz elini görmedi bile. Keza III. Charles'ın Filistin'i hurmalar üzerinden överken sergilediği sözde samimiyet, İslâm dünyasında nice ellerin alkışa koyulmasına sebep olmuştur.