Emir Şekîb'in torunu

Lübnanlı Dürzîlerin önde gelen lideri Velîd Cumblat, babası Kemal Fuâd Cumblat'ın 16 Mart 1977 günü Suriye istihbaratı tarafından öldürülmesinin 48'inci yıldönümü münasebetiyle düzenlenen törende, dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Şûf bölgesinde, ailenin tarihî ikametgâhı olan Muhtâra Sarayı'nda kalabalık bir topluluğa hitap eden Cumblat, şunları söyledi:

"Bu yıldönümü, millî ve siyasî mücadeleyi sürdürmekteki kararlılığı simgeliyor. 48 yıldır, her 16 Mart günü bir araya geldik, Fâtiha okuduk ve Kemal Cumblat'ın kabrine kırmızı bir çiçek bıraktık. Bu, aynı zamanda yola devam etme ve yüzleşme fırsatıydı, hatırlama ve direnme vesilesiydi. 48 yıldır, o uğursuz günde haince öldürülen şehitlerin kanına saygı için bekledik. Şehitlerimizin hatırası, Lübnanlıların hafızasında daima yaşayacaktır. Ama şimdi Madem Suriye'de özgürlüğün güneşi doğdu Madem, neredeyse 54 yıl sonra baskı ve diktatörlük rejimi düştü Madem Suriye halkı hürriyetine kavuştu Ve madem, Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetim, suikasttan sorumlu adamı, İbrahim Huveyce'yi tutukladı Artık suikast yıldönümünü anma törenlerimizi burada sona erdiriyorum. Tarihin adaleti, biraz zaman da alsa, nihayet tecelli etti."

Velîd Cumblat, ardından sözü Ortadoğu'da Dürzîler üzerine oynanan haricî oyunlara getirerek, cemaatine ciddi uyarılar yaptı:

"Arap kimliğinizi muhafaza edin. Arap ve Suriyeli milliyetçilerle birlikte sömürgeciliğe ve mandaya karşı verdiğiniz ortak mücadelenin tarihini muhafaza edin. Golan Tepeleri'ndeki Arap topraklarının işgaline karşı direniş pozisyonunuzu muhafaza edin. İslâmî mirasınızı muhafaza edin. Siyonistlerin, sizi mikro-milliyetçi bir gruba dönüştürmek için aranıza entelektüel yollarla sızma çabalarına karşı uyanık olun. İçinizden bazılarının 'azınlıklarla dayanışma' sloganı altında Suriye'nin ve bölgemizin diğer kısımlarının bölünmesi için kama olarak kullanılmasına karşı dikkatli olun. Kemal Cumblat bu projeye kesin biçimde karşıydı ve sırf bu yüzden şehit edildi."

Cumblat'ı dinlerken, dedesi Emir Şekîb Arslan'ı (1869-1946) anmadan edemedim:

Hayatının sonuna kadar İslâm birliği ve ümmet idealine sadık kalan Emir Şekîb Arslan, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmaması için kendi çapında mücadele etmiş bir isimdi. II. Abdülhamid'e hayranlıkla bağlı olan Emir Şekîb, manda yönetimi başladıktan sonra Fransızlar tarafından Bilâdüşşâm'dan sürgün edilmiş, Avrupa'da yaşadığı sürgünün zorlukları da onu ideallerinden vazgeçirememişti. Emir Şekîb'in ümmet ufku, mağribden maşrıka kadar, coğrafyanın tamamını kapsıyordu. Gittiği her yerde bunun için çalışmış, önder şahsiyetlerle işbirliği yapmış, hiç durmadan konuşmuş ve yazmıştı. Müslümanların Batılılar karşısında geri kalmasının sebeplerine odaklanan çok sayıda metin kaleme alan Emir Şekîb, ardında 20'den fazla kitap ve 2 bin civarında makale bırakmıştı. Dili ve anlatımı öylesine güçlüydü ki, kendisine şu unvan yakıştırılacaktı: "Emîru'l-beyân" (Belagatin emiri).