Geçtiğimiz cuma günü (14 Şubat 2025) Şam'ın simgelerinden Emevî Camii'nde tarihî günlerden biri daha yaşandı. Suriye ulemâsının büyüklerinden Şeyh Muhammed Mucîr el-Hatîb el-Hasenî, yıllar sonra ilk defa ülkesinde hutbe irat ederek halka seslendi.
Şeyh Mucîr'in cuma hutbesini "tarihî" olarak nitelememin temel sebebi, Emevî Camii minberinin Şam'da Hatîb ailesiyle adeta özdeşleşmiş olması ve şimdi bu seçkin ailenin önemli bir ferdinin yıllar süren gurbetten memleketine döndükten sonra tekrar ecdadının misyonunu sürdürmeye başlaması.
Şeyh Mucîr'in aynı zamanda Şam Evkâf Müdürü olan dedesi Şeyh Abdulkâdir el-Hatîb (1874-1932) ve babası Şeyh Muhammed Ebu'l-Ferac el-Hatîb (1919-1986), Dimaşk ahalisinin hafızasında derin izler bırakmış iki şahsiyet. Şeyh Abdulkâdir'i Emevî Camii'nde müderrislik ve hatiplik vazifesine Osmanlı idaresi getirmişti. Oğlu Şeyh Muhammed Ebu'l-Ferac da bu mühim görevi tam 42 yıl boyunca devam ettirdi. Şeyh Mucîr'in ağabeyleri Muâz el-Hatîb (d. 1960) ve Abdulkâdir el-Hatîb (d. 1966), Suriye'de halk ayaklanması başlamadan önce Emevî Camii'nin mutat hatipleri arasındaydı. Aradan geçen zaman içinde olgunlaşan, ilmi kemâle eren ve yaşı da ilerleyen Şeyh Mucîr (d. 1971), ailesinin diğer fertleri gibi minberi hakkıyla doldurabildiğini gösterdi geçen cuma.
(Seneler evvel Arapça ve İslâmî ilimler öğrenimi için Şam'da bulunduğum dönemde Hatîb kardeşlerin üçünden de ders almak nasip olmuştu. Şeyh Mucîr, o zamanlar henüz 30 yaşındaydı, hadis derslerimize geliyordu. Medine-i Münevvere'den yeni dönmüştü, bir yandan ilmî çalışmalarını sürdürüyor, bir yandan da Hamidiye Çarşısı'nın sonunda, bir Osmanlı eğitim kurumu olan Kalpakçı Medresesi'ndeki ders halkamızda hocalık yapıyordu. Şeyh Abdulkâdir, fıkıh metinlerini birlikte okuduğumuz üstadımızdı. Disiplin ve prensip sahibi, ciddi bir ilim adamıydı. Şeyh Abdulkâdir'i aynı zamanda sağlam mizah anlayışı ve keskin diliyle de hatırlıyorum. Onunla sohbetlerimiz, İslâmî meselelere dair detaylardaki bazı önemli noktaları anlamama yardımcı olmuştur. Kendisini hâlâ minnetle anarım. Şeyh Muâz ise, en başından beri ailenin en siyasî üyesiydi. Meşguliyetleri sebebiyle, diğer kardeşlerine oranla derslerimize daha az gelebilmişti. 2011'den sonra Hatîb kardeşler Suriye'yi terk ettiler. Mucîr ve Abdulkâdir, ilmî sahada ilerlerken, Muaz el-Hatîb, bir dönem Suriyeli muhaliflerin yurtdışında oluşturduğu ana yapının liderliğini üstlendi.)
Emevî Camii'nde Şeyh Mucîr el-Hatîb'in cuma hutbesini dinlerken, bu kadim mabedin minberinin tarih boyunca sürekli siyasî gündemleri ve Bilâdüşşâm havzasının içinde bulunduğu ahvali doğrudan yansıttığı hakikatini hatırladım. Ta 700'lerden beri, Emevî Camii'nde irat edilen hutbeler, aynı zamanda Müslümanların siyasî ve hatta askerî tarihinin birer şahidiydiler. Öyle ki, bu hutbeleri kronolojik sıraya göre takip ve tertip imkânımız olsa, Şam'ın serencâmını buradan izleyebilirdik.