Tevhidin başladığı ve başka bir boyut kazandığı coğrafya

Şehirler ve Simgeler: Kudüs

Kendimizi hep bir yollara yolculuğa hazırladığımızı düşünürüz. Hep bir sonunu düşünme hikayesi gibi. Kudüs'e adım atmak bir cesaret daha çok. Bir başına kendi başına olmak. Kendini ararken kaybolmak bulmaya çalışmak… Uzun uğraş evraklar, kâğıt işleri sonrasında kaçırdığım ilk uçakla ikinci seferde varabildim kutsal topraklara. Tabi henüz daha yeni başlıyor hikaye. Öncesinde bi sirkelenmek gerek. 6 saat esirlik başladı. Onlar beni sorgularken ben onları zihnimde sorgulayıp durdum. Duvarları, yazıları, nerden nereye vardığımı, sonrasını….

En sonunda bir şekilde geçişe izin verildi ve daha bitmedi.

Treni beklemeye başladım tabi zihnimizde sorgular devam ediyor. Bu gidiş nereye

Kudüs'e…

Dünyanın kalbine merkezine…

Sarı mermer taşlı sokakların arasında adımlarken, kendinizi bitmeyen bir tarihi yolculuk içerisinde bulmamanız neredeyse imkansız.

Yüzyıllardır birbiri ardında verilmiş mücadelelerde taşlar hiç değişmemiş, üstündeki eserlere farklı izler bırakılmış.

Hayat meşakkatinin yanında mana aleminde ve tevhid ikliminde hep baş şehir olmuş.

Bunca mücadele içerisindeyken isminin telaffuzu hep barışa açılmış barışla anılmış bir şehir düşünün.

Bu coğrafyada isimler hep değişse de kutsiyeti aynı kalmış.

Tarih boyunca adı değişen ama kutsallığı değişmeyen bir şehir.

Başta Kenaniler tarafından Salem adı verilmiş, Yahudilerin tarihinde Yarushalayim diye şekil almış. Aramice Yersushlem, Süryanice Urishlem ve Asurca Urusalim.

Arapçada Salem ve İbranice'de Şalim kökü aynı manaya gelmektedir

Darus selam olarak bilinen bu mana her iki tarafında aynı bakış açısında yer alır.

Eski Ahitte Yahuda oğullarının hissesine düşen yerler sayılırken "ve sınır yükseliyordu" denilmekte ve şehre Yebus ismi verilmekte

Muhtemelen o dönem şehirde yaşayan Yebusi topluluğundan dolayı aldıkları bir isimdi.

Bütün bunların yanı sıra kitabı mukaddeste Kudüsün 70 değişik ismini saymışlar

Bir bilinen o ki Roma Hristiyan döneminde Miladi 130 yılında şehrin isyanı bastırıldıktan sonra ele geçiren roma kralı Adriyanus şehre Elia Capitolina ismini verdi. Şehir yaklaşık iki yüzyıl kadar ilyah olarak tarihte adını yazdırdı. Hz. Ömer Kudüs'ü fethettiği zaman ahitnamenin içinde ilyah diye bahsetmiştir.

Ta ki İslamın bu topraklarda fethinin öncesinden bilinen şehrin ismi Beytül Mukaddes mahlasını alana kadar.

Dar-ül selam, Medinetü Beyti Mukaddes, Beytül Makdis ve Mescidi Aksa.

Memlükler döneminde Al Kuds ya da Al Kudsu-şerif ismiyle mana bulan Kudüs.

52 defa saldırıya uğrayan, 44 defa ele geçirilen, 23 defa kuşatılan 2 kere yerle bir olan şehir Kudüs. Tarihin en çok tekerrür ettiği bir şehir.

Yüzyıllardır değişmeyen pencerede aynı kalmış bir silüet. Hangi ismi tercih ettiğiniz sizin Kudüs'ü hangi bakış aşısıyla baktığınıza bir nevi gösterim.

Bugün Müslümanların yürek sızısı. Tevhidin başladığı fakat hiç son bulmadığı, gittikçe başka bir boyut kazanan bir coğrafya.

Şehre bir kere gelenin, bundan sonrasında hayatında dönüm yaşadığı ve kendini tekrar tekrar bulduğu dönüş yeri.

Ne zaman bakarsan Kadim Kudüs'e üzerinden uzun zaman geçse dahi o senden hiç gitmez. Hz. İbrahim'in soyunun yeşerdiği, bin bir peygamber ayak izine denk geleceğin eski şehri adımlarken kendi miracını arayanların da yol göstericisi.

Kudüs bir başlangıç ve bitiş noktası görebilen için.

Dünyanın merkezi ve dünyanın kalbi, medeniyetin ve tarihin tefekkür ettiği belde. Kendini arayanların kaybolduğu, kendini bulanların kendini yeniden kaybettiği, şekil alırken mana aleminde yolculuk ettiği, farklılıkların bereket bulduğu yer.

Bugünün sorunlarıyla Kudüs

Kudüs, yalnızca bölgesel değil, küresel bir düğüm. Kutsiyeti sadece dini olarak değil, siyasal egemenlik mücadelesinin ekseninde de yer alıyor.

Bugün İsrail, Kudüs'ü fiili kontrolü altında tutarken, uluslararası tanınma eksikliği ve diplomatik çekincelerden dolayı İsraile karşı yaptırımlar zayıf durumda.

Ürdün'ün Kutsal Mekânlarda fiilen devrede kalışı, her ne kadar aktif olarak görüntü verse de arka planda zayıflığı bugün mescidi aksa sınırlarında ve Kadim Kudüs şehrinde kendini gösteriyor. Bu durum beraberinde Ürdün'ün bölgedeki çalışmaları ve karmaşıklığı kutsal ve siyasi dengeleri sarsan bir tampon görevini görüyor.

Kudüs bugün haritada tek şehir gibi görünsede, aslında içinde farklı dünyalar barındırıyor. Aşamalı ve sistematik işgal diye tanımlayabildiğimiz E1 ve yahudi yerleşim politikaları, toprağın gerçek sahipleri Filistinlilerin geleceğini ciddi şekilde gölgeliyor. Batı tarafında işgalci İsrail bayraklarıyla çevrili mahalleler, yeni yollar, devlet kurumları… Doğu tarafında ise Filistinlilerin kimlik kontrolleri, dar sokakları, yerleşimlerin gölgesinde sıkışmış bir hayat.

Bir yanda uluslararası hukukta hâlâ "işgal altındaki toprak" bulunan Doğu Kudüs, diğer yanda "ebedî başkent" iddiasıyla İsrail yasaları… Ve ortasında, göz nuru Müslümanların kalbindeki Mescid-i Aksa.

Mescid-i Aksa Baskınları: Kudüs'ün Kalbindeki Provokasyon

Mescid-i Aksa… Müslümanların ilk kıblesi, İsra ve Miraç'ın şehadeti, ümmetin kalbindeki en derin yara. Bugün ise sadece bir mabed değil; Kudüs'teki güç mücadelesinin en somut sahnesi.

Yahudi Gruplar ve Baskınlar

Her yıl artan sayıda radikal Yahudi grup, İsrail güvenlik güçlerinin eşliğinde Mescid-i Aksa'ya giriyor. Bu girişler, İsrail tarafından "ziyaret hakkı" olarak tanımlansa da, Müslümanlar için açıkça bir baskın niteliğinde. Çünkü bu ziyaretler sırasında:

Mescid içinde İsrail bayrakları açılıyor,

Yahudi ritüelleri gizli ya da açık şekilde yapılıyor,