Bakan sınıfta kaldı!
AKP iktidarı, dördüncü ayında ilk atadığı Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'yu değiştirdi. Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz, Ziya Selçuk, Mahmut Özer ve 2 yıl 2 hafta önce de Yusuf Tekin'i bakan atadı. Hayatı, eğitimi ve kariyeri memleketi Erzurum, Rize, Ankara, Tokat dörtlüsü arasında geçmişti. AB güzellemesi yapılan ilk yılların sonu gelmişti. AKP Tekin'i, iktidarının 10. yıllında MEB müsteşarı atadı. Siyasal mezunuydu. Her duruma elverişli biçilmiş bir kaftan olarak seçildi. İllegal eğitim için yasal kılıf, MEB koridorlarında dikildi. Milli Eğitim'de gerileme, Tekin'in müsteşarlığı döneminde başladı.
GERİCİLİK İNADI
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in reddettiği, TCK 263 inatla değiştirilmişti. Yasa dışı okul açana hapis cezası kaldırılıp, 'Buyurun hoca efendi' diyerek, kapılar açıldı. Merdiven altı sıbyan mektepleri, medreseler derken, yasa dışı eğitim sıradanlaştı. Cumhuriyete meydan okuma cüreti gösterilmesine, aldığı kararlarla MEB alkış tuttu. 0-4 yaş arası bebeklerin başına türban, sırtına cübbe giydirildi. Yıllar önce şalvarlı, fesli, sarıklı 17 bin bebek, tarikatlara teslim edildiği gün eğitimde şiraze kaydı. 11 öğrencinin yanarak can verdiği Aladağlar, 45 öğrencinin tecavüze uğradığı Ensarlar böyle yayıldı. Danıştay kararlarına rağmen, 'Türküm, doğruyum, çalışkanım' diye başlayan Andımız yasaklandı. Yetmedi, Gençliğe Hitabe'yi okumak, suç sayıldı.
İHL'LER İNANMADI
Karanlıklar; bir yıldız gibi parlayan Yıldız Teknik Üniversitesi'nde daha birkaç gün önce İstiklal Marşı'nı susturup, okuyan öğrencilere soruşturma açtı. İlkokuldan, üniversitelere eğitimde bu illegal cüretkârlığın temelini, müsteşarlığında Yusuf Tekin attı. Bakan olunca, "Siz beni ne kadar eleştirirseniz eleştirin, yine ben bunları yapmaya devam edeceğim" sözüyle taçlandırdı. Atatürk'ün, "Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir" diye başlayan Gençliğe Hitabesi'ne itirazı olanın muhakkak ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığıyla bir hesaplaşması vardır. Atatürk'ün asır önce kurduğu laik eğitim sistemini yıkma çabasını, iktidarın arka bahçesi gördüğü İHL'ler dahi desteklemedi.
ATATÜRK'E BORÇLU
Ey Yusuf Tekin! Erzurum'un bir köyünden çıkan işçi bir babanın oğlu olarak, üniversite okuma şansını, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet ve laik eğitime borçlu olduğunu ne kadar da çabuk unuttun Atatürk'ün, eğitim devrimleri olmasa nüfusun yüzde 99'u gibi okuma-yazma bilmeyen cahil bir köy çocuğu olarak büyür, savunduğun Osmanlı'nın lüks içinde yaşadığı Topkapı Sarayı'nı rüyanda bile görmeden ölür giderdin. 24 saatliğine çıkan özel yasayla herkes sizin gibi önce profesör, sonra rektör olacak kadar ayrıcalıklı (!) olamaz. Öğretmene, "Ahlaksız, terbiyesiz, megolaman" diyerek salondan attırdığın gün, yarattığın mülakat mağduriyetinin enkazında kaldın. Eğitimin gerçek sahipleri öğretmenler, size zayıflarla dolu bir karne verdi.