Yoldan gelene sofra kuranımız çok olsun

Geçen bir arkadaşım anlattı, İzmir'den İstanbul'a giderken Bursa'da baba dostu bir eve misafir olmuşlar. Yol üstü uğrayalım dedikleri evin sahipleri eski kuşağın insanları. Yoldan gelene sofra kurmaktan geri durmamış ve kahvaltı sofrasını hazır etmişler. "Biz kahvaltımızı yapıp yola çıktık deseler" de, "Yol bu acıktırır insanı. Hem yoldan gelip, yola gidiyorsunuz. Olmaz!" demişler.Arkadaşım o nasıl güzel bir sofraydı diye gözleri ışıl ışıl anlattı. "Evin hanımı belli ki erken kalkmış, cevizli çörekler yapmış, elinin hünerinin sindiği reçelini, salçasını koymuş, envai çeşitle bezemiş sofrasını. Çocukları evlendirmiş iki baş kaldıkları evde, gelen misafirin hürmetini bilip, yaşlılığına bile bakmadan sofrasını hazır etmiş. Öyle yedim, öyle yedim ki. Daha 3 saat önce kahvaltı yapan ben değilmişim sanki. Bi de nasıl güzel doymuşum biliyor musun Nerden baksan 1,5 saat kalmışız orda" Gülümsedim. "Sence neydi o kadar güzel doymanın sebebi" diye sordum. Sorumdaki manayı anladı. "Evet!" dedi. "Her şey çok lezzetliydi ama sofraya sinen o sıcaklık, samimiyet, misafire hürmet yok mu Bunları nasıl özlemişim. Sanırım bu yüzden de çok mutlu oldum, tatlı bir hazla yedim işte her şeyden." dedi.Bizim Anadolu geleneğimizdir. Yoldan gelene sofra konur. Aç gönderilmez kimse. Gelen misafirden yüksünülmez. Evde ne varsa paylaşılır, en iyisi saklanmaz kendine. Hoşlukla karşılanır, hoşlukla uğurlanır misafir. Şimdi ise ne çok şey değişti. Bu görgüyü bilen, yaşatan azaldı. Arkadaşımın anlatırkenki