Tuz koktu
Elimdeki atasözleri, deyimler sözlüklerini taradığımda karşılığını bulamasam da yazının başlığı yapmaktan vazgeçemedim. Ülkemizde, yaşamımızda dayatılmış kirlilik düzeninin geldiği boyutlara, yaşamlarımıza dayatılanların sonuçlarına bakıldığında dilbilimcilerimizin, anlamının karşılığını verebilecek bir şeyler düşünüp üretmeleri gerektiğine inanıyorum. Yaşam koşullarımızın tuzla buz edilmiş olması çok hafif kalıyor.
Ne zamandır raylı sistem üzerinden işe gidiş gelişlerde çok sık tanıklık etmek zorunda kaldığımız, kesin, kurtuluşsuz ölüm, intihar yolu olarak seçilen atlamalardan kaçınıyordum. Dünkü Cumhuriyet'te arkadaşım Özlem Yüzak, "Yaşamaktan vazgeçenler... Ve derin sessizlik" başlığı altında, tüm evrensel istatistiklere dayalı olarak yapılmış çalışmalardan ortaya saçılmış acı gerçeklikleri özetleyivermiş.
Bana da "Tuz koktu" başlığı altında, ülkemizdeki akıl almaz boyutlara varmış, haksızlıklar, çarpıklıklar, kirlilikler üzerinden fışkıran, bana göre olumlu, hak aramaların beklenmedik ancak doğanın, yaşamanın içgüdüleri olarak, filizlenmelerin, olumlu gelişmelerinin altını çizmek kalıyor. Yerel seçimler sonuçlarına çok güçlü, moral verici olarak yansıyan derin dip dalgalarının arkası, sanıldığından çok daha etkin yansımaları ile, yaşamımızın her alanına, beklenmedik doğaçlama örgütlenmeleri ile çıkıveriyor.
Yerel seçimler öncesinde lokomotif örgütlü eylemler, soldan, toplumsal geçmişi olan örgütlenmeler üzerinden çıkması, elbette Cumhuriyet birikimlerinin üzerine, Aydınlanmacılarının topunun birden, gençleri, siyasetleri, meslek örgütlenmeleri, sendikaları ile yeniden toparlanıp yola çıkmaları ile başlayacaktı. Yolun, hak aramanın önünün açılması tamam da son günlerde hiç yaşanmamış, beklenmedik biçimde, en yandaş, dahası yandaşlık için kurulmuş, seçilmiş, kayırılmış, kirli düzenin kaymağından tadımlık da olsa hep bir şeyler verilmiş olanlardan yükselmeye başlayan yeni seslere ne demeli
Küçümsemek, hafife almak gibi bir kastım olamayacağı için, bilerek yeni pıtrak gibi filizlenen, hak arama eylemlerinin adlarından, kimliklerinden bilinçli olarak söz etmeyeceğim. Yasal örgütlenmeleri, haklarını aradıkları nedenler öylesine açık ki. Yargıda Saray, taraflı kamu erki, işveren gücüne dayalı karşı çıkışların, uzayacak sonuç yargı kararlarının ardından geçerli olabilmeleri de söz konusu olamayacaktır.