Toplumsal tarih bilinci uyarılmadan haklar savaşımı kazanılamıyor
Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, çarklar döndürülemiyor. Bilinçli bilinçsiz, kültürlü kültürsüz, yaşanabilir koşullara sahip olmak ya da olamakla fark edilen bir durum değil bu. Yalan dolanla sürdürülmeye çalışılan pembe tabloların inandırıcı olabilmelerinin şansı kalmadı.
Sokaklara, günlük yaşama yansıyan acımasızlıkların, kirliliğin, öfkenin, suçların, vicdansızlıkların, felaket haberlerinin görüntüleriyle, hak aramak üzere sokaklara dökülen eylemcilerin oluşturdukları direnişlerin görüntüleri arka arkaya sıralanıyor. Haksız yargılamalar ile hukukun geçersiz, çaresiz kaldığı kirli suçların dudak uçuklatan yargılamalarındaki kipkirli yargılamaların örnekleriyle yüzleşirken, bu ülkenin çoğunluğunun hâlâ korkutulup, sindirilip ezilerek susturulabileceğini sananlar değirmenlerinin suyunu çoktan tüketmiş olduklarının hâlâ ayrımında değillermiş gibi davranmaya çalışıyorlar.
Ekonomik Toplumsal Tarih Vakfı'na kuruluş yıllarında bulaştırılmış bir gazeteci gözlemiyle, okur olarak bağışlayın ama yukarıya almış olduğum başlık üzerinden, ülkemizin yüzde 90'ları aşan nüfusunun kazanılmış haklarını yitirdikleri günümüzde, toplumumuzun söz konusu büyük çoğunluğu için yaşamın karabasana dönüşmüş olması ile bağlantılı olarak toplumsal tarih bilincimizin fazlası ile uyarıldığı, haklar savaşımı yolunda akılcı, sakin adımlarla yürünme sürecine girildiğinin altını çizmek istiyorum.
Tarih Vakfı'nın ülkenin en önemli Aydınlanmacı kadrolarından, her meslekten en büyüklerin buluşması olan kurucu kadrolarının, işe koyulurken neden tarih bilinci kazandırma çalışmaları ile yola çıktıklarını tam kavrayamamıştım. Siyasal tarihimize dönük seçim afişleri tarihi, Cumhuriyetimizin kurucu yıllarından Milli Piyango tarihi gibi konuların öncelikle çalışmalarının renkli sonuçları çok ilgimi çekmiş olsa da...
Ülkemizin her köşesinden tarih öğretmenlerinden oluşan grupların tarih eğitiminden geçirilip öğrencileri ile birlikte "Sivil toplumsal tarihi yazılımına yönlendirilmelirini, ötesinde ödüllü yarışmalar düzenlenmesinin değerini çok da anlayamamıştım" kişisel gözlemle, emek tarihimizde simge olmuş yaşayan sendikacılar, örneğin Şaban Yıldız gibi söyleşi konuğu yapılıp görsel kayıtlara geçirilmeleri ilk örneklerdi.