CHP'nin İmralı'ya gitmeyeceği kararının gerekçelerini okuma zahmetine katlanmadan Saray ittifakından gelen tepkiler dün yandaş medyanın gündeminde evire çevire eleştiri yağmuruna tutuldu. Cumhuriyetin kurucu partisine hiç yakışmadığı suçlamalarının ardı arkası kesilmedi. Hâlâ Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman başta, yürürlükte olan iç ve dış yargı, insan hakları örgütlenmelerinden gelen kararlara kulaklar tıkalı.
Sadece CHP'nin gönlündeki cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu başta, yargılama dosyaları yargısız infaza dönüşmüş belediye başkanlarının tutukluluklarının sürüyor olması cabası. Yargısız infazların uzatılması amaçlı, yeni duruşma salonlarının inşa edilmesinin gündeme getirilmesi projeleri gündeme taşınmışken çantada keklik varsayılmış katılma beklentisine tepkilere, öfkeli çıkışlara bir bakar mısınız
Devlet Bahçeli tek başına kalsa da İmralı'ya gideceğini ilan etmişken, açıktan Dolmabahçe'nin benzeri "u" dönüşleri için zorlu bir ortam doğmuşken, Meclis başkanınca yönetilmiş görüşmelerin sonucunda başarılacağı varsayılmış senaryonun tutmaması, besbelli Tarzan'ı zor duruma düşürmüş olmalı.
Yandaş koro dün, biri diğerini destekleyen çıkışlarıyla tutsak edilmiş belediye başkanlarının tümü için yargılama, tutuklama gerekçelerinde el altından Kürt kökenlilere ayrıcalık yaptıkları, işlere yerleştirdikleri suçlamalarıyla yargılanmaları söz konusuyken... Dünün eleştirilerinde, gündemlerine CHP ile DEM seçmenlerinin aralarının açılmasının kaçınılmaz olacağı tehditleri girdi.
***
Haklarında CHP'nin kapatılma kararının da olduğu anımsatmasının yapıldığı CHP'nin açıklamasında, bugüne kadar izlenen politikalarında Kürt kökenlilerin dışlanmamaları öncelikleri, duyarlılıklarının da olması ile suçlandıklarını, tutuklu belediye başkanlarının tümü için bu türden ayrıntılı suçlamaların yapıldığının da altı çizildi. CHP'nin, seçilmiş belediye başkanlıklarının tümünü kapsar biçimde, Cumhuriyetin kuruluş değerleriyle de çakışan söz konusu çizgiden dönüşün söz konusu olamayacağının altı çizildi.
İmralı görüşmeleri gündemi ile birlikte, ülkenin yaşayanlarının yüzde 90'larının üstündeki çoğunluğu için geçerli olan ekonomik çarpıklıklar, haksızlık, hukuksuzluklar, ardı arkası kesilemeyen suç örgütlenmeleri içinde, can kayıplarındaki artışlar ürkütücü boyutlarıyla gündemimizden çıkarılamıyor. Her günün içinde yurtdışından ülkemize gelmiş olanları da içine alan birbirinden vahşi yağma düzeni suçlarındaki artışlar, kaçınılmaz en can alıcı haberlerin arasına sokulmak zorunda kalınıyor.

4