'Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar..'

İstiklal Marşımızın söz yazarı, veteriner hekim, öğretmen, şair, siyasetçi Mehmet Akif Ersoy'un dizelerinden alıntıyı, güncel yaşadıklarımızı da en güzel yansıtıyor olması nedeniyle paylaşmak istedim. İstanbul'da 1873 yılında Fatih'te doğmuş, etkin tarikatlara bağlı aile içinde yetişmiş, 1920'de Gazi Meclis'e Burdur milletvekili olarak girmiş şairimizin, sözcülüğünü de yaptığı siyasal kimliği biline biline.. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün belirleyici irade olduğu Meclis'te düzenlenen paralı yarışmadan aldığı ödülün gelirini, kişisel inancı doğrultusunda yakınlık duyduğu tarikatlara bağışlaması da ilginç.Atatürk'ün Cumhuriyetin, kurtuluş, kuruluş süreçleri başta, yaşamı boyunca duygularından arınmış olarak gereken satranç hamlesi ile yürüdüğünün de kanıtlarıdan sadece bir örnek. Şairin, Gazi Meclis'te 12 Mart 1921'de kabul edilen İstiktlal Marşımızın yanında, çok sonraki yıllarda bütün şiirlerinin toplanmasının da altını çizmeliyiz. Meclis yıllarının sonrası Mısır'dan aldığı bir davetle, kalan ömründe orada Türkçe öğretmenliği yapmış olması bir başka gerçeklik. Yaşamını yitirdiği 1936 Aralık ayından ancak birkaç ay öncesi İstanbul'a dönmeyi seçmiştir."Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" vurgusunu genç kuşaklarımızın da anlamını algılıyor olarak okumaları dileği ile..Emperyal çıkarlar adına ülkemizin, eksiksiz tüm güç odakları tarafından çekiştirildiği bir dönemin içindeyiz. Çok daha gerçekçi olursak aynı olayın üzerinden siyasetin çok kolay ve de çok ucuza, gözümüzün içine bakarcasına, aldırmak, umursamaz, işine gelen dayatmalarla karşımıza çıkmasının günübirlik değişen gündemlerinin içinde, batağına çekilmek isteniyoruz. Geri zekâlı, aptalmışız gibi görmekten vazgeçemeyen, toplumsal devinimleri bile algılamaktan vazgeçmiş, daha gerçekçisi çıkarlarına uygun görmeyen sivil diktatörler eliyle yönetilmekteyiz.En acısı sayılamayacak çok ülkede geçerli olan gerçek düzenler, tam da birbirinin turnusol kâğıdı ile çıkarılmış kopyaları gibiler. Bal gibi de insan hakları, demokrasinin kırıntılarına katlanamayan, kendilerini koruma adına aldıkları sınırsız gerçeğinde hukuksuz, hukuka uygun gibi pazarlanan uygulamalarını bazen günde birkaç tanesi bir arada, acı sonuçları ile kitlelere dayatmaktalar.Hak aramaya kalkışanlara karşı kurulan tuzakların çeşitliliği, acımasızlıklarında sınır tanımıyorlar. Saymak, yer, isim