Hitler ruhunun hortladığı Avrupa'ya ucuz işçi, kendi sınırlarının içinden (4)

Amerika'nın NATO gücünü kullanarak eski Tito Yugoslavyası toprakları içindeki, demokrasi, barışı gerekçeli bombardımanlarının ardından, ortaya çıkarılan dokuz devletçik Avrupa toprakları içinde kalıyor. Henüz birbirlerini tanımamakta direndiklerine Sırbistan ile Kosova sınırı üzerinde yaratılan çatışmalar son örnek. Aralarındaki sorunlara kolay kolay nokta konulamayacağı bir gerçek. Ancak hepsinin birden Avrupa toprakları içindeki varlıkları üzerinde gelinmiş uzlaşmaların sonuçlarına bakılırsa hepsi birden resmi kimlik tanınmamış olsa da AB'ye üyelikleri tartışmasız gerçekleşecek ülkeler sıralamasında başı çekmekteler.AB üyeliğine en eski aday ülke Türkiye'nin, adaylığının yeniden gündeme sokulabilmesi bile giderek uzaklara itilen bir düş konumunda. Yakınlaşma adına atılan her adım sonuç olarak uzaklara itilişin gerekçelerini oluşturuyor. Bu arada gerçeği aranırsa Avrupa'nın ucuz işçi pazarları üzerinde değişmiş, değişmekte olan çok önemli gelişmeler söz konusu. Avrupa ile ülkemiz edebiyatlarında çok önemli roman, sinema, tiyatro.. sanatlar konusu olmuş en güzel eserler kalıcılıklarını koruyor, var olarak kalacaklarsa da ucuz işçi piyasasında değişen çok ama çok önemli yeni gerçekler gündemde.Gazeteciliğimin ilk yıllarında tanıklık ettiğim İş ve İşçi Bulma kurumlarımızda, dişleri kontrol edilerek ucuz işçi olarak Avrupa ülkeleri pazarlarına ulaştırılan göçmen işçilerimizin konumlarına yılların akışı içinde tanıklık edebilme şansımı, uluslararası sendikal, siyasal ilişkiler içinde hiç yitirmemiştim. Günümüze dönük çok ama çok anlamlı değişimlere tanıklık ettik. En son yine Avrupa ülkelerinin siyasal iktidarlarının çalışmaları kapsamında katıldığım, hazırlanmasında katkı beklenen raporlar, sonuçları üzerinden de görüleceği üzere "Bizimkiler, geçici ucuz işçi kimliğinden sonra, işleri bitmiş olarak kimi maddi desteklerle geri gönderilmek istenmiş olsalar da öngörülen projelerin hiçbri de tutmayınca, önemli evrim geçirdiler".İçlerinden çok önemli işadamları, siyasiler, bilim insanları yetiştiler. Büyük büyük işletmelerin ekonomik, dahası bilimsel kurumlarının başlarına yerleştiler. Adı geçen ülkelerin vatandaşları olarak yetişmiş bilim insanlarımız, siyasi liderlerimiz, şirket sahiplerimizin varlığı ile ekomonik, sosyal, siyasal ağırlıklarımız oluşuverdi. Avrupa ülkeleri, bir kez daha aynı sonu, deneyimlerini yaşamak yerine çok kolay elde ettikleri bir başka formül, konumu, kendi Avrupa topraklarının sınırları içinde bilinçli ya da bilinçsiz yakalayıvermiş oldular.Şekil olarak NATO gücü kullanılarak Amerika'nın sorumlulukta başı çektiği,