Haberin Devamı
Dün efsane Metin Oktay'ın ölüm yıl dönümüydü. Nurlar içinde yatsın. Atatürk Olimpiyat Stadı... Eski Sami Yen tadilattayken Galatasaray'a ev sahipliği yapan o stat. O zamanlar dağın başında, yolu olmayan, topların rüzgardan geri döndüğü, topçuların kışları buz kestiği stat. Gitmesi ayrı, oynaması ayrı zor olan stat. Ne günlerdi! Cim Bom maça ön alan baskısıyla başladı ama bu baskı en uçta etkili olamadı. Çünkü Icardi henüz tam hazır değil. Belki de Frankfurt maçı düşünülerek Barış'la çıkılmalıydı. İlk yarım saat ne izlediğimizi anlamadım. Zaten pek bir şey de oynamadı. İlkay'dan beklenen kilit pasları göremedik. İlk maçı olduğu için sanırım. Kapalı defansları açması beklenen Sane, şimdilik bunu yapmak yerine bizim gibi maçı izliyor. Devre biterken Sara'dan 'ilk şut', Yunus'tan 'ilk tehlikeli atak', Torreria'dan da ilk gol pozisyonu izleyince koskoca bir yarı çöp oldu gitti. Tempp yoksa sonuç yok. İkinci yarı Sara-Barış Alper değişikliği takım adına bir beklenti doğurdu ama topu dikine oynayan ve rakip alana taşıyan Lemina kenardaydı. Takım bir parça tempo yapınca pozisyonlar buldu, bunların birinde Barış'ın topu direkte patladı. Durum sıkıntıya girer gibi olunca Icardi sahne aldı ve doğuştan gelen yeteneğini konuşturdu. Gol sonrası verdiği Metin Oktay salamı da ona çok yakıştı. O da teklifler gelince, Taçsız Kral gibi 'bizi sevenleri üzmeyelim baba' demişti. Son dakikada skoru belirleyen Yunus da Metin Oktay'ı andı. Şimdi, bu futbolla Frankfurt maçı çok zor. Galatasaray oyunu forse etmek ve tempoyu arttırmak zorunda.