Hz. Muhammed Türkçe ibadete karşı çıkar mıydı

Çorum İmam Hatip Okulu, Prof. Hayrettin Karaman, Prof. Süleyman Uludağ gibi bilgili ilahiyatçılar çıkarmasıyla ünlü.

Süleyman Uludağ'ın, "İslam Açısından Müzik ve Sema" adlı harika bir çalışması var. "Müzik haram mıdır değil midir" sorusuna doyurucu yanıtlar veriyor. Kuşkusuz bazı yobazların aksine müziğin haram olmadığını ayetlere, hadislere dayanarak açıklıyor.

Ama benim yazmak istediğim bu değil.

Kuran-ı Kerim'in hangi müzik diliyle okunacağı konusunda yazdıklarını sizinle paylaşmak istiyorum. Çünkü buradan başlıktaki sorunun yanıtına geçeceğiz.

"Kuran-ı Kerim Arapça olarak nazil olmuştur. Bu nedenle onu Arap dili müziği (lühunü'l Arap) ile okumak esastır. Burada Arap dili müziğiyle okumaktan kasıt; Arapların uzun okudukları heceleri uzun, kısa okuduklarını kısa, kalın okuduklarını kalın, ince okuduklarını ince okumak, ses ve hecelerin telaffuz esaslarına riayettir. Arapça olan bir metnin okunmasında, o dilin fonetiğinin esas alınmasından daha tabii bir şey olamaz.

Ancak bu durum Türk ve Fars gibi Arap olmayan milletlerin Kuran'ı kendi dil müzikleri, hançere yapılan ve milli sesleri ile okumayacakları, Arap kurasını ve hafızlarını taklit mecburiyetinde oldukları manasına gelmez. Her milletin, Kuran'ı kendi milli sesiyle okuması, onun tesirini artırır ve telkin gücünü kuvvetlendirir. (...)

Türkler öteden beri kendi gırtlak, ses ve dil müziğine uygun bir kıraat tarzına sahip olmuşlardır. İstanbul kıraati denilen okuma şekli bunun tipik bir örneğidir. Bu tarza 'Arap dili müziğiyle kıraat' (lühunü'l-Arab) tabirine karşılık olmak üzere 'Türk dili müziğiyle okumak' (lühunü'l-etrak) diyebiliriz.

Böylece, lühunül'etrak'la Kuran okunmasını engelleyen hadisin, Arap milliyetçileri ya da mutaassıpları tarafından uydurulduğu anlaşıldıktan sonra sahih ışığı altında Türk dili müziği ile Kuran okumanın tabii bir şey olduğu söylenebilir."

Prof. Süleyman Uludağ bu konuda Hz. Muhammed'den de bir örnek olay anlatıyor:

"Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai ve İbn Mace gibi hadis alimleri tarafından rivayet edilen bir hadise göre, Hz. Ömer bir gün Hişam b. Hakim'in namazdayken, Furkan Suresini Resulullah'ın kendisine okuttuğu tarzdan tamamen başka bir şekilde okuduğunu görünce buna kızmış ve namazın bitmesini zor beklemişti. Namazı bitiren Hişam'ın yakasına sarılarak, 'Sana bu kıraati kim öğretti' diye sormuştu. Hişam'dan 'Resulullah öğretti' cevabını alınca, 'Yalan söylüyorsun. Çünkü Resulullah bu sureyi bana senin okuduğun tarzdan başka bir şekilde okudu' demiş. Sonra da Hişam'ı elinden tutup Huzur-u Risalet'e getirerek durumu anlatmıştı.

Resulullah evvela Hişam'a, 'Oku ya Hişam' demiş; Hişam'ın daha önce okuduğu tarzda Furkan Suresini okuması üzerine Resulullah, 'Doğru işte! Kuran tam böyle nazil oldu' demiş. Sonra aynı sureyi Hz. Ömer'e okutmuş, o da aynı sureyi bildiği gibi ve Hişam'dan farklı bir şekilde okumuş, Resulullah ona da 'Bu da doğru, Kuran böyle de nazil oldu' demiş ve sonra da şöyle söylemişti: