Bilimle aldatmak
İslam, sağcı değildir.
İslam'ı, "Müslüman" kimliğini ötekileştirerek sağa itekleyen kimi solculardır. Bunlara göre:
Cemil Meriç sağcı...
Nurettin Topçu sağcı...
Alev Alatlı sağcı...
Bunlar, Suriyeli Mustafa Sıbai'ye, İranlı Ali Şeriati'ye dönüp bakmadı...
Hariciler, Muteziler, Karmatiler üzerine düşünmedi. Muaviye'ye karşı çıktığı için çöle sürülen Ebuzer Gifari'yi değil, Roma köle isyanının lideri Spartaküs mücadelesini örnek aldı...
Yapmayınız. Büyük devrimci Hz. Muhammet "sağcı" olabilir mi
Ah! Şeyh Bedrettin'i bile sadece Nazım Hikmet'in şiirinden bilen sol var karşımızda.
Niye böyle Oysa dün böyle değildi:
Hikmet Kıvılcımlı yok sayılabilir mi
TKP'nin kurucu lideri Mustafa Suphi'yi Sinop sürgününde sosyalizme yönlendiren Melami Terlikçi Salih olmadı mı
Melami Şeyhi Mecdi Tolun, Balkan Federasyonu ütopyasını "sosyalizm" temeli üzerinden kurgulamadı mı
"Melamilerin kitabını yazan" Abdülbaki Gölpınarlı, TKP davasından yargılanmadı mı
"Kerim Sadi""A. Cerrahoğlu" veya Abidin Nesimi eserlerini bilen var mı
Sol, İslam'a niye uzak düştü
Sol, İslam ile politikayı birleştirmek isteyenlerin oyununa nasıl geldi
Ne mi demek istiyorum:
Tarih: 3 Ekim 1991.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümündeki doktora jürisinin karşından bir akademisyen var: Hüsamettin Arslan...
Bu doktora tezi sonra kitap oldu: "Epistemik Cemaat Bir Bilim Sosyolojisi Denemesi"...
Arslan'ın doçentlik tezi ise şuydu: "Yöntemi Aşan Bilim: Kurtarıcı ve Kutsal Bilim Anlayışına Reddiye"...
Kitap yaptığı doktora tezi önsözünde şunu yazdı:
-"Bu bir 'bilimsel bilginin sosyolojisi' çerçevesinde entelektüel denemedir...
-"Türkiye'de müfredat programlarına ve devletin resmi ideolojisine içeriğini armağan eden (dayatan) bir bilim anlayışının eleştirisidir.
-"Elinizdeki metin bilime değil, onun egemen kavranış biçimine; bilime değil, bilimle ilgili egemen bilim ideolojisine muhaliftir..."
Şunu tahmin etmek zor değil:
"Bilimsel bilgi nedir, 'bilimsellik' adı altında inşa edilen yöntemler nedir" sorgulamasını yapan herkes bu ülkede hışma uğrar! Saklı Seçilmişler ve Kara Kutu kitaplarımda başıma geldi!
Hüsamettin Arslan akademik yaşamı boyunca bu meşrulaştırmayı-dayatmayı sorguladı; "bilim sosyolojisi" üzerine çalıştı.
Biraz daha açayım: