'İnci Taneleri' meselesi

Geçen gün oturdum, 'İnci Taneleri' dizisini izledim.. Bütün tartışmalardan bağımsız, tarafsız bir gözle. Pavyon tartışmasıdır, Ankara havalarıdır, Dilber'in dansıdır falan bunları hiç düşünmeden. Neden Çünkü bu ülkede pavyonlara gidip eğlenme modası yeni başlamadı! Bu mevzular hep vardı, bu diziyle birdenbire var olmadı...

O yüzden dedim ki; bir bakayım asıl hikaye ne Bir derdi var tamam da, acaba bize ne anlatıyor Birkaç görüntü üzerinden ahkam kesmeyeyim, izleyip fikir sahibi olayım önce. Bunların hepsini diyerek oturup izledim. Öncelikle şunu söyleyeyim; dizideki o naif, o şiirsel dil etkiledi beni. Bugüne kadar kaç dizide şiir okundu, şiire güzelleme yapıldı söylesenize Şiirler, güzel bir Türkçe, altında onlarca düşünce barındıran aforizmalar, zeka dolu ironiler, ancak bir edebiyat hocasının kurabileceği derinlikte konuşmalar...

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Başroldeki bir edebiyat hocası zaten; Yılmaz Erdoğan'ın oynadığı 'Azem Yücedağ' karakteri. Sakin, naif, efendi bir kişilik. Kaderin sillesini yemiş ama durun bakalım neler olacak, daha yeni başlıyor. Bu noktada zeka geriliği gibi gelse de, maalesef şu hatırlatmayı yapmak gerekiyor: Senaryolarda iyiler de vardır kötüler de, iyilik de kötülük de, yanlışlar da doğrular da, pavyon da vardır, öğretmen de. Hayattaki gibi yani. İzleyip neyi kayda değer bulacağın, neyi büyütüp abartacağın, neyi kendine katacağın, feyz alacağın da karakterini ortaya koyar zaten.

Mesela o pavyon hayatına, hikayedeki bütün o hır güre, kabalığa ve kötülüğe karşı iyilik öğütleyen, efendi olmayı telkin eden, insan olmayı insan kalabilmeyi yücelten taraf beni etkiledi. Üzerinde uzun uzun düşünülecek edebi cümleler, bomboş dizi diyaloglarından sonra bana iyi geldi. Belli ki izlenmeye değer bir hikaye var ortada. Sadece Dilber'in dansından ibaret olmayan bir hikaye. Önce bir baksak keşke 'ne anlatılıyor bize' diye.

Devler ligi gibi maşallah!

Serenay Sarıkaya bir ödül töreninde sahneye çıkıp ödülünü alırken şöyle bir cümle kurmuştu: "Devler ligi gibi bir sezon... Böyle bir ortamda ödül almak çok daha değerli!" Haklı. Gerçekten inanılmaz bir sezon. Bütün devler, starlar aynı anda ekranda. Pandemi boyunca içine kapananlar, biriktirenler, çiçek gibi açıldı resmen. Yılmaz Erdoğan neredeyse 20 yıl aradan sonra televizyona geri döndü. Kıvanç Tatlıtuğ- Serenay Sarıkaya ikilisinin dizisi 'Aile' bu hafta final yaptı ama iki sezon bayıla bayıla izledik.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

Demet Akbağ 'Sandık Kokusu' ile, Çağatay Ulusoy 'Gaddar' ile döndü. Mahsun Kırmızıgül dizi yazıyor, yakında dönecek, Özcan Deniz ise çok tartışılan 'Kızıl Goncalar' ile büyük ses getirdi. İlker Kaleli desen ekranda, Halit Ergenç de yakında dijitalde boy gösterecek. Ve şu anda hatırlamadığım kimler kimler...

Hayat şartları maddi manevi hepimiz için zorlaştıkça, her birimizin yaşama hevesi içine kaçtıkça evlerimize kapanıyoruz. Bu da sinema ve televizyon sektörüne yarıyor. Sinema dünyası da pandemiden sonraki en hareketli sezonu geçiriyor. Türk sineması ardı ardına vizyona giren yeni filmlerle uçuşa geçti. Çok iyi oluyor; hem seyirciye hem sektöre yarıyor. Bolluk bereket devam etsin diyelim.

strong class"read-more-detail"Haberin Devamı

İçeride neler oluyor

İçeriden kasıt, insan vücudunun içi! Bedenimizin içindeki trilyonlarca hücre içeride neler yapıyor, ayakta kalmak için nasıl savaşlar veriyor acaba O hücrelerin her birinin konuştuğunu ve sizin de karşılarına geçip onları izlediğinizi düşünün...