Değişim başlıyor

Beşiktaş camianın içinden yetişmiş; Sergen Yalçın ve Önder Karaveli'nin ardından teknik direktörlüğe getirilen Valerien Ismael hızlı bir giriş yaptı. Tabii ki Valerein Ismael için ne söylesek çok bir anlam ifade etmiyor. Akademisyen, genç, idealist ve büyük projeleri olduğu söyleniyor. Gençlere önem veren bir teknik adamın öz kaynak hamlesinde büyük katkıları olacağını umut ediyorum. Ismael'in sabahın kör ışıklarında tesislerde mesaiye başladığını medyadan öğrendik. Şu ana kadar Fransız teknik adamın olumlu yönleri yazılıp, çiziliyor. Güzel başladı, güzel de bir dönem olmasını temenni ediyor, kendisine başarılar diliyorum. Ama ülkemizin de özellikle yabancı teknik adamlar için kolay olmadığını kabul etmemiz gerekir. Kabul etmeliyiz ki, futbolda ileri bir düzeyde olmasak da olumlamaları ve eleştirileri fazlasıyla abartıyla yapan kamuoyuna sahibiz. Fransız teknik adamın yanına ilerleyen günlerde olası sert eleştirileri göğsünde yumuşatabilecek yardımcı teknik adam veya menajer dahil edilseydi tam isabet olurdu. Naçizane; Del Bosque, Hiddink, Löw, Mancini gibi dünya markası hocalar ülkemizden tef çalınarak gönderildiğini hatırlatmak istedim! Valerien Ismael'in en çok eleştirildiği noktalardan biri daha önce çalıştığı ekiplerde uzun soluklu çalışmamış olması... Almanya'nın Nürnberg ekibinde sadece 4 ay görev almış ve ayrılırken yaptığı açıklama kariyerin basamaklarını özetmer gibi; "Kulüp içindeki entrikalardan çok çektim. Taraftarın ve kamuoyunun erken başarı beklentisinin beni yanlışlara sürükledi. " Bu itirafı şunu gösteriyor ki; böylesine kötü bir tecrübe yaşaması ona Beşiktaş macerasında çok olumlu yansıyabilir. Ama biri ona lütfen şunu da anlatsın; Nürnberg'deki baskıdan çok daha fazlasına hazır olsun. Ben futbolda kuşak çatışmasına gereksiz bulanlardanım. Gerçek şu ki; Türkiye'de futbol yavaş oynanıyor. Futbolumuzu modernleştirmeliyiz. Gelişime açık olmalıyız ama futbolu da yeniden keşfetmiyoruz.