Milli takımımızın Dünya Şampiyonası yolunda oynadığı maçlarda aldığı sonuçlar ve son iki karşılaşmadaki üst düzey futbol, hepimize büyük bir gurur yaşattı.
Bu başarı sadece sahadaki skorla değil, Türk futbolunun geleceği açısından da umut verici bir tablo oluşturdu.
Maçın ardından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak, TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve Gürcistan Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı seremoni, adeta bir birlik ve beraberlik fotoğrafı gibiydi.
Ne güzel bir tabloydu...
Tebrikler milli takım!
Bu çok başarılı gençlerin hepsi Türk evladı!
Erkek basketbol takımımız, kadın voleybol takımımız, olimpiyatlarda madalya kazanan sporcularımız...
Her biri, Türk gençlerinin ne kadar yetenekli, çalışkan ve azimli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ancak dönüp Süper Lig'e baktığımızda manzara iç açıcı değil.
Her takımda 14 yabancı futbolcu bulunuyor ve kimi zaman ilk 11 tamamen yabancılardan oluşuyor.
Hadi bakalım, bu gençlere yer verin!
Yıllardır gençler için mücadele eden bir ağabeyiniz olarak açık söylüyorum: Bu takımların ilk 11'ine Türk gençlerini koyun bakalım, görün farkı!
Bugünkü tablonun en büyük sebebi, özellikle dört büyük kulübün yönetimlerinde yer alan isimlerin popülist yaklaşımlarla yıllardır vasat futbolculara yüksek maaşlar ödemesidir.
Sonuç
Ne Avrupa'da başarı, ne ekonomik istikrar...
Anadolu kulüpleri de bu yanlışa uydu. Bütçelerinin üzerinde harcamalar yaptılar, menajerlerle anlaşıp kulüplerin kasalarını boşalttılar, altyapıyı unuttular.
Ortaya çıkan tablo: Avrupa'da söz sahibi olamayan, ekonomik olarak borç batağına saplanmış bir Türk futbolu.