Biri artık 'dur' demeli

Aile, insana hem en büyük desteği hem de en ağır yükü verebilen en yakın halka. Hele ki bu halka, kamuoyunun gözü önünde yaşayan ünlü bir aileyse, her söz, her kırgınlık, her hesaplaşma büyüteçle incelenir. Bu hafta Özcan Deniz ve ailesi üzerinden yaşananlar da tam olarak böyleydi. Anne, çocuk, kardeş, eş... Herkes kendi penceresinden konuştu, her biri kendi yarasını gösterdi. Kimi kırk maddeyle içini döktü, kimi yıllardır sustuğu konuları bir çırpıda anlattı. Ortada sadece bir aile meselesi vardı belki, ama artık bu mesele bir magazin malzemesine dönüşmüş durumda.
Bu noktada sorulması gereken ilk soru şu: Peki buna kim dur diyecek Çünkü mesele artık sadece Özcan Deniz'in ya da annesinin değil, bu hikâyeyi günbegün izleyen, yorumlayan, taraf tutan milyonların meselesi haline geldi. Her açıklama yeni bir kırılma yaratıyor. Birinin kendini savunma hakkı, ötekinin yeniden incinmesine yol açıyor. Böylece kısır döngü sürüp gidiyor.
Bir aile kavgası, magazin sayfalarının ve sosyal medyanın gündeminde günlerce dönüp duruyor.
İnsanların merakı, başkalarının acısını izleme isteği, "Kim haklı, kim haksız" tartışmaları, olayın özünü unutturuyor. Oysa bu mesele, tarafların mahremiyetini koruyarak, kapalı kapılar ardında, belki de sadece güvenilir birkaç dostun ya da bir uzmanın yardımıyla çözülebilecek bir şeydi.
Üstelik bu çatışmanın sadece taraflara değil, dolaylı olarak başkalarına da zararı var. Küçük bir çocuk büyüyor bu ortamda, hayatı daha şimdiden manşetlerden okunuyor. Toplum, aile kavgasının bir dizi bölümü gibi servis edildiği bir manzarada, gerçek sorun çözme kültüründen biraz daha uzaklaşıyor. Gençler, ilişkilerde kırgınlıkların, suçlamaların, sosyal medya üzerinden atışmalarla çözülebileceğini sanıyor.