Yüzyılın maçı

İki takımın karşılaştığı bir futbol maçı veya iki ordunun karşılaştığı bir savaş; her ikisi de akıllı taktik ve stratejiler gerektiriyor. Takımını iyi yöneten bir teknik direktörün ve ordusunu iyi yöneten bir başkomutanın zafere etkisi büyük oluyor. Ancak benzerlik burada kalıyor. Kuşkusuz futbol maçları savaş, savaşlar da futbol maçı değil. Ancak yakın tarihimizde öyle bir olay var ki, "futbol" ve "savaş" bir araya geliyor; adeta futbol, savaş stratejisinin bir parçası oluyor. Atatürk, bir ölüm kalım savaşının en önemli kararını düşmandan gizlemek için futboldan yararlanıyor.Nasıl mıİşte Atatürk'ün futbol stratejisi ve işte yüzyılın maçı!TAARRUZ PLANI Başkomutan Atatürk, 16 Haziran 1922'de Büyük Taarruz'a karar verdi. Bu kararı sadece Genelkurmay Başkanı Fevzi (Çakmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) ve Milli Savunma Bakanı Kazım (Özalp) paşalarla paylaştı.Taarruz planı, büyük bölümü Afyonkarahisar'da bulunan Yunan ordusunun sağ kanadına saldırıp güneyden kuzeye ilerleyerek düşmanı imha etme esasına dayanıyordu. Taarruz, baskın şeklinde yapılacaktı. Atatürk'ün Nutuk'taki ifadeleriyle "Bunun için uygun gördüğümüz durum, ana kuvvetlerimizi düşmanın Afyonkarahisar yakınlarında bulunan sağ kanat grubunun güneyinde ve Akarçay ile Dumlupınar karşısına dek olan yerde toplamaktı. Düşmanın en can alacak ve önemli noktası orasıydı. Çabuk ve kesin sonuç almak, düşmanı bu kanadından vurmakla olabilirdi." Plan riskli, ancak çok etkiliydi.Atatürk, Büyük Taarruz planını büyük bir gizlik içinde yürütmek zorundaydı. En ufak bir sızıntı, her şeyi mahvedebilirdi. Bu arada son defa cepheyi teftiş etmek, taarruz hazırlıklarını yerinde görmek istiyordu. Ayrıca taarruz planını görüşmek için komutanlarla buluşmalıydı. Bu teftiş ve buluşmanın asıl amacını gizlemek için düşmanın istihbarat servisini gafil avlamak zorundaydı. Ama nasıl İngiliz Gizli Örgütüne Karşı İngiliz Oyunu!Kurtuluş Savaşı yıllarında İngilizlerin Türkiye'de bir casus teşkilatı vardı. İngiliz gizli raporlarında genellikle "Black Jumbo" (Kara Cumbo) diye geçen bu teşkilatın içinde kimler olduğu belli değildi. Bu İngiliz gizli teşkilatı iyi çalışıyor, Kurtuluş Savaşı'yla ilgili en gizli bilgileri İngilizlere ulaştırıyordu. Örneğin, TBMM gizli oturumunda konuşulanları, Sakarya Savaşı sırasında Türk ordusunun bazı gizli savaş planlarını, Türk karargâhının gizli emirlerini günü gününe, saati saatine İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığı'na ulaştırmıştı. Onlar da bu haberleri Yunan karargâhına iletmişti. (Bilal Şimşir, İngiliz Belgeleri İle Sakarya'dan İzmir'e, İstanbul, 1972, s. 453-454)Büyük Taarruz hazırlıklarına başlamak için her şeyden önce bu "Kara Cumbo"yu atlatmak şarttı.Atatürk, bu İngiliz gizli örgütünü, İngiliz oyunuyla alt etmeyi deneyecekti. Taarruz planlarının görüşüleceği komutanlar toplantısını İngiliz istihbaratından gizlemek için İngiliz oyunu futboldan yararlanacaktı.Atatürk'ün İngilizleri atlatma planı şuydu: O sırada Konya'ya kadar gelerek kendisini görmek isteyen ünlü İngiliz generali Townshend'le görüşmek için Ankara'dan birkaç gün ayrılıp Konya'ya gidecek, hazır Konya'ya gitmişken de Akşehir'de yapılacak bir futbol maçını İzlemek için Akşehir'e geçecekti. Diğer komutanlar da yine maç izleme bahanesiyle Akşehir'e davet edilecekti. Yani görünürde Atatürk'ün ve komutanların Akşehir'de toplanma nedeni bir futbol maçı izlemekti, gerçek neden ise bir maçtan çok daha fazlasıydı; bir ulusu kurtaracak savaş planına son şeklini vermekti.Atatürk, 24 Temmuz 1922 tarihli bir yazıyla İngiliz generali Townshend ile görüşmek için Ankara'dan bir iki gün ayrılacağını hükümete bildirdi. (Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S.59, belge 1354). Fakat o, aslında bir gün önce, 23 Temmuz 1922'de Ankara'dan ayrılmış, o gün akşamüstü Batı Cephesi Karargâhı'nın bulunduğu Akşehir'e gitmişti.Başkomutan Atatürk, Akşehir'de Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile konuştu. Hareket planı hakkında görüşmek için Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın da bulunması uygun görüldü. Henüz Fevzi Paşa Akşehir'e gelmemişti.Atatürk, 24 Temmuz 1922'de Akşehir'den Konya'ya geçerek planladığı gibi- General Townshend'le görüştü.Bu sırada, 25 Temmuz 1922'de Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Akşehir'e geldi.Bunun üzerine Atatürk, 27 Temmuz 1922'de Konya'dan Akşehir'e döndü.Akşehir'de 2728 Temmuz 1922 gecesi, Başkomutan Atatürk, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Büyük Taarruz'u konuştular. 15 Ağustos 1922'ye kadar hazırlıkları tamamlamaya karar verdiler.Akşehir'de asıl büyük toplantı ertesi gece yapılacaktı. 2829 Temmuz 1922 gecesi ordu komutanları ile bazı kolordu komutanlarının katılacağı Komutanlar Toplantısında harekât planının detayları görüşülecekti. Bu toplantıya katılacak ordu komutanları ile bazı kolordu komutanları da ertesi gün oynanacak maçı izleme bahanesiyle Akşehir'e geleceklerdi.Atatürk, bu gerçeği Nutuk'ta şöyle dile getiriyor: "28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek ordu komutanları ve kimi kolordu komutanları Akşehir'e çağrıldı. 2829 Temmuz gecesi komutanlarla genel olarak taarruz üzerinde görüştüm."Yüzyılın maçına saatler kalmıştı...Tarihimizin En Önemli Maçı28 Temmuz 1922 sabah saatlerinde 1'inci, 4'üncü ve 5'inci kolordu komutanları da maçı izlemek için- Akşehir'e geldiler. O gece, Nurettin, Yakup Şevki ve Fahrettin paşalar ile Kemalettin Sami ve İzzettin beyler de taarruz planının son şeklini ve ayrıntılarını göreceklerdi.Aslında komutanların bir futbol maçında buluşmaları da şüphe uyandırabilirdi. Ancak onun çaresi de düşünülmüştü. Bu maç iki profesyonel futbol takımı arasında değil, kolordular arasında oynanacaktı. Ordu komutanlarının ordu takımları arasındaki bir maçı seyretmeleri çok normaldi.Sadece Türk Spor Tarihinin değil, Türk Tarihinin en önemli maçı 28 Temmuz 1922 Cuma günü, öğleden sonra saat 6.00'da Akşehir'de oynandı.Kaynak, www.aksehir.bel.trv2Maçta Kolordu Subayları ile Batı Cephesi subayları karşı karşıya geldi. Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve diğer komutanlar da maçı izlemeye gelmişlerdi. Saat altıda her iki takım düzenli ve temiz formalarıyla sahaya çıktılar. Hakemin düdüğüyle maç başladı. Her iki taraf da sıkı şutlar çekiyor, isabetli paslar atıyordu. Bu sırada Akşehir ufuklarında uçaklar süzülüyor, çadırlar arasındaki bando güzel havalar çalıyordu. Bütün bunlar bu tarihi maça harikulade bir hava katıyordu. Çetin bir mücadele halinde cereyan eden maç berabere bitti. (Akşam, 20 Ağustos 1922).Bu tarihi maçı, bir de Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler"deki anlatımıyla dinleyelim:"Ordu ve kolordu komutanları, yakın birlikler, bir güzel maçı izlemeye çağrıldılar. Cephe istihkâm birliği, bir düzlüğü futbol sahası olarak hazırlamaya koyuldu. İki sıradan oluşan bir ahşap tribün de yapacaktı.Öğleden sonra maçın yapılacağı sahaya gelindi.Tribünün birinci sırası Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa, İsmet Paşa, Yakup Şevki Paşa, Nurettin Paşa ve Fahrettin Paşa'ya ayrılmıştı. Paşaların çoğu ilk kez bir futbol maçı izleyecekti.İkinci sıraya Cephe Kurmay Başkanı Albay Asım Gündüz, Birinci Kolordu Komutanı Albay İzzettin Bey, Dördüncü Kolordu Komutanı Albay Kemalettin Sami Bey ile cephe, ordu ve kolordu üst subayları oturdular.Saha toprak, kaleler filesizdi. Sahanın üç yanını genç subaylar, havacılar, doktorlar, astsubaylar, askerler, işçiler, şoförler ve bazı meraklı Akşehirliler çevirmişlerdi.Hakem ve oyuncular uzun şortluydu. (...) Biri kırmızı formalıydı, öteki beyaz. Keleciler dizlerine sargı bezi sarmışlardı.Şeref tribününü ve seyircileri