"Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz..." (İsmet İnönü, 14 Aralık 1953)
Ulus gazetesi, 15 Aralık 1953, s.1
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi. Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt CHP, 102 yıl içinde çok şey yaşadı; gün geldi mallarına, parti binalarına el konuldu, gün geldi kapatılmak istendi, gün geldi genel başkanları saldırılara uğradı, gün geldi il başkanları öldürüldü. Ama CHP yılmadı, teslim olmadı; anayasa ve hukuk ilkeleri çerçevesinde sürekli direndi. CHP, 102 yıl sonra bir kere daha büyük bir baskı altında ve yine direniyor.
9 Eylül 1923'te kabul edilen (Cumhuriyet) Halk Partisi Tüzüğü'nün birinci maddesine göre partinin kuruluş amacı;
a) Milli hâkimiyetin halk tarafından halk için icrasına rehberlik etmek,
b) Türkiye'yi asri (çağdaş) bir devlet haline yükseltmek,
c) Türkiye'de bütün kuvvetlerin üstünde kanun üstünlüğünü hâkim kılmaya çalışmaktı.
ATATÜRK'ÜN VASİYETİ VE HALKEVLERİ TARTIŞMASI14 Mayıs 1950 genel seçimlerini kazanarak iktidara gelen Demokrat Parti (DP) ayağının tozuyla CHP'ye saldırmaya başladı. DP'li milletvekilleri, CHP'nin tüm mal varlığını devlet olanaklarıyla, halkın parasını gasp ederek elde ettiğini ileri sürdüler. DP, özellikle Atatürk'ün vasiyeti ve Halkevleri üzerinden CHP'ye saldırdı. DP'liler önce Atatürk'ün vasiyeti hakkında bazı dedikodular yaydılar. Sonra DP Milletvekili Süreyya Endik, 15 Aralık 1950'de Atatürk'ün vasiyetinin iptali için Meclise bir önerge verdi. Atatürk'ün hastalığının sonlarında "dimağının gölgelendiğini" iddia ederek vasiyetin iptalini istedi. DP Milletvekili Sinan Tekelioğlu da Atatürk'ün mal varlığı tartışmasını başlattı. O da "Atatürk'ün vasiyetinin geçerli olmadığını" iddia etti. Tekelioğlu, Atatürk'ten kalan malların milletin malı olduğunu, Atatürk'ün tüm milleti temsil eden bir parti olarak gördüğü CHP'ye mallarını bıraktığını, ama artık CHP'nin tüm milleti temsil etmediğini belirterek Atatürk'ün vasiyeti ve malları hakkında Başbakanlığa bir soru önergesi verdi. Tekelioğlu, Anıtkabir'in inşasının da hazineden değil, Atatürk'ün kendi mal varlığından karşılanması gerektiğini, bunun için de biran önce CHP'nin mal varlığının elinden alınıp Anıtkabir inşaatına harcanmasını önerdi. (TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: IX, C: 3, 19. Birleşim 15 Aralık 1950.)
Atatürk, 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetinde CHP'ye herhangi bir para bırakmamakla birlikte nema gelirlerini TTK ve TDK'ya bıraktığı İş Bankası'ndaki hisselerinin yönetimini CHP'ye bırakmıştı. CHP, Atatürk hisseleri oranında İş Bankası'na 3 veya 4 yönetici sokuyordu. Atatürk, ayrıca daha önce Ulus Matbaası ve bazı taşınmazları da CHP'ye bırakmıştı.
DP'nin, CHP'nin mallarına el koymak için gündeme getirdiği bir diğer konu Halkevleriydi. Atatürk'ün kültür devrimi kapsamında 1932 yılında kurulan Halkevleri sadece yönetim olarak CHP'ye bağlıydı. Ancak 1936 yılından itibaren valilerin aynı zamanda CHP il başkanı olmasıyla birlikte devlet bütçesinden Halkevlerine yardımlar yapılmıştı. İşte DP, bu yardımlarla CHP'nin haksız kazanç sağladığını ileri sürerek CHP'nin mal varlığını tartışmaya açtı.
26 Eylül 1950'de DP'li Maliye Bakanı Halil Ayan, Halkevleri üzerinden CHP'nin mal varlığına el koyma hazırlıklarını ilk kez açığa vurdu. (Milliyet, 27 Eylül 1950, s. 5.)
12 Aralık 1950 tarihinde de Başbakan Adnan Menderes, DP Grubu'nda yaptığı konuşmada CHP'nin özellikle Halkevleri üzerinden haksız kazanç elde ettiğini ileri sürdü: "Meseleyi bir haksız mal kazancı olarak gördüklerini ve iktidar olarak hak ve adaleti yerine getirmek istediklerini" belirtti. (Milliyet, 13 Aralık 1950, s. 5)
HALKEVLERİ KAPATILDI, BİNALARI CHP'DEN ALINDI24 Temmuz 1951'de toplanan DP Meclis Grubu, "devlet kurumlarının bedelsiz olarak siyasi partilere verdikleri gayrimenkullerin eski sahiplerine verilmesi konusunda" prensip kararı aldı. Bu karar, doğrudan doğruya CHP'yi hedef alıyordu.
Bunun üzerine CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, 3 Ağustos 1953 tarihinde parti teşkilatına yayınladığı bildiride, iktidarın bu girişimini "insafsızca" diye tanımladı. Bu kanun teklifi ile "gaspçı" olarak gösterilen CHP'nin çalışamaz duruma getirilmek istendiğini belirtti. Ancak mahkeme kararına dayanmadıkça bu tür isnatların iftiradan öteye geçemeyeceğini de ekledi. Bu durum karşısında partililerin telaş, karamsarlık, bezginlik göstermemesini ve kanun içinde çalışmaya ve vatandaşları aydınlatmaya devam etmelerini istedi. El konulacak binalar yerine partililerin bir an önce yeni yerler belirlemelerini de isteyen İnönü, "CHP'nin büyük hadiseler ve o hadiseleri yenmeye alışmış bir parti olduğunu" da hatırlattı. (BCA, 490.01.11.58.16; Fevzi akmak, Halkevlerinin Kapatılması ve CHP Mallarına El Konulması", History Studies, V. 7, I. 3, September 2015, s.4).
Tartışmalardan sonra DP, CHP'nin mal varlığı hakkında mali inceleme başlattı. Sonunda CHP'nin mal varlığının çoğunun "haksız kazanç" olduğu ileri sürüldü. CHP, Halkevleri üzerinden devlete yaklaşık 50 milyon lira borçlu çıkartıldı.
8 Ağustos 1951'de 5830 sayılı "Resmî daire ve müesseselerin siyasi partilere bedelsiz mal devredemeyeceklerine ve bu daire ve müesseselerle münfesih derneklere ait olup siyasi partilere terk edilmiş olan gayrimenkul mallarla bu partiler tarafından genel menfaatler için yaptırılmış olan binaların sahiplerine ve Hazineye iadesine dair kanun" çıkarıldı. (TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: IX, C: 9, 111. Birleşim, 8 Ağustos 1951; Resmi Gazete, S:7882, 11 Ağustos 1951). Bu kanunla 4819 Halkevi ve Halkodası kapatıldı. CHP'deki Halkevi binaları CHP'den alınıp çeşitli kurumların kullanımına verildi. CHP'nin kullanımındaki kamu binaları Hazine'ye devredildi. CHP, bu yasayla mal varlığının beşte dördünü kaybetti.
11 Ağustos 1951'de kanunun yürürlüğe girmesinin ardından CHP, parti binalarını boşaltmaya başladı. Ankara'daki CHP merkez binası da boşaltıldı. CHP Genel Merkezi, Ulus matbaasının bulunduğu binaya taşındı. (akmak, s.9-10)
Aslında DP'nin amacı CHP'nin tüm mal varlığına el koyup CHP'yi, siyasi faaliyetlerini yürütmez hale getirmekti. Bu nedenle Başbakan Adnan Menderes, 1953'te Manisa il kongresinde, Halk Partisi'nin elinde bulundurduğu mal ve mülkün hemen hepsinin gayri meşru olduğunu iddia etti. (akmak, s.11)
SULULARININ TELAŞI8 Aralık 1953 tarihinde DP Meclis Grubu, CHP'nin tüm mal varlığına el konulması için gereken kanun teklifini onaylayarak TBMM gündemine getirmeye karar verdi.
Başbakan Menderes, CHP'yi suçlarken, CHP mallarının hazineye devredilmesinin milli bir vazife olduğunu söyledi. (Vatan, 9 Aralık 1953, s. 7.)
Ulus gazetesi ise DP'yi hem kanun yapıcı, hem savcı, hem hâkim hem de infaz memuru rolüne bürünmekle suçladı.
İsmet İnönü, 14 Aralık 1953'te bu kanun teklifini meclis kürsüsünden şöyle eleştirdi:
"Bu kanun tasarısı ruhuyla, metniyle, her türlü usulüyle anayasaya aykırıdır. Bu tasarı hukuk prensiplerine, insan haklarına, Cumhuriyetin itibarına kastetme hareketidir. (...) Biz hukuk dışı bir rejimin kurulmakta olmasıyla karşı karşıyayız. Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz. (...) Işıktan korkuyorsunuz. Vasiyet ve tesis hakları ve tasarrufları iptal edilmektedir. (...) İktidarın açmak kararında olduğu adaletsiz yoldan, zulüm yolundan, büyük milletimizin az zararla kurtulması için bütün kabiliyetimizle ve tam vatanperverlikle çalışacağız. Sizi Türk Milleti'ne karşı baş başa bırakıyoruz..."
İnönü'nün bu sözlerinin ardından CHP Grubu toplu halde meclisi terk etti. Bunun üzerine Adnan Menderes