"Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir." (J. Grev, 6 Ağustos 1923, Lozan)
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Thomas Joseph Barrack, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesine saldırırken Lozan'ı da hedef tahtasına oturtuyor.
Peki ama ABD Lozan'ın neresindedir ABD'de Lozan karşıtlığının temelinde ne vardır
TÜRKİYE'NİN İŞGAL PLANINDA ABD PARMAĞIOsmanlı Devleti ile ABD arasındaki 1832'de yürürlüğe giren "Dostluk ve Seyrüsefayin Antlaşması" ile başlayan diplomatik ilişkiler, 20 Nisan 1917 tarihinde kesilmişti. ABD, I. Dünya Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmemekle birlikte I. Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletlerinin Türkiye'yi işgal planında yer almıştı. Plana göre ABD, geçici bir süre İstanbul, Boğazlar ve Ermenistan mandasını üzerine alacaktı.(1)
LOZAN'DA ABDABD, Türklerin Avrupa topraklarından (Doğu Trakya ve İstanbul'un Avrupa yakasından) tamamen atılmasını, İstanbul'un Türklerden alınıp uluslararası bir şehir olmasını, Boğazlarda uluslararası bir yönetim kurulmasını, Türkiye'deki Amerikan çıkarlarının korunmasını, bunun için kapitülasyonların devam etmesini ve Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulmasını istiyordu.(2) Bu nedenle Sevr Antlaşması hazırlanırken ABD Başkanı W. Wilson da seferber olmuş; hatta Sevr Antlaşması'na göre Doğu Anadolu'da kurulması planlanan Ermenistan'ın sınırlarını bizzat Wilson çizmişti.
Türkiye, Kurtuluş Savaşı'nı kazanarak Sevr Antlaşması'nı yırttığı için 1922 yılı sonunda İtilaf Devletleri ile Türkiye, Lozan'da yeni bir barış antlaşması imzalamak için toplandı.
I. Dünya Savaşı'nı bitirecek Lozan Konferansı'na ABD taraf olarak değil, gözlemci olarak katıldı. ABD'yi Lozan'da ABD Roma Büyükelçisi Child, İstanbul'daki ABD Yüksek Komiseri Amiral Bristol ve ABD'nin Bern Büyükelçisi Grev temsil edecekti. Lozan'daki ABD heyeti konferansta herhangi bir görev üslenmeyecek, toplantılarda oy kullanamayacaktı, ama konferansın tüm genel oturumlarına katılacak ve diğer devletlerle eşit düzeyde görüşünü açıklayacaktı. Lozan'daki ABD heyeti, ABD karşıtı kararlara karşı çıkarak, Boğazlar, kapitülasyonlar, Anadolu'da bir Ermeni yurdu gibi konularda İtilaf Devletlerini destekleyecek, ancak ekonomik konularda da Türk heyetiyle iletişim içinde olacaktı.(3)
Türkiye, Lozan Konferansı kesildiği sırada, Amerikan Chester şirketiyle 9 Nisan 1923'te bir antlaşma imzaladı. Böylece Amerikan "Chester Projesi"ni onaylayan Türkiye, Lozan'ın ikinci döneminde ABD'nin, bazı kritik konularda İngiltere ve Fransa'yı desteklemesinin önüne geçti.(Bu proje daha sonra çeşitli gerekçelerle reddedilerek uygulanmayacaktı).
24 Temmuz 1923'te Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Lozan Konferansı'na sadece gözlemci olarak katılan ABD'nin Lozan Antlaşması'nda imzası yoktur. Bununla birlikte Türkiye ile ABD yine Lozan'da, 6 Ağustos 1923 tarihinde başka antlaşma imzalayacaktı.
LOZAN'DA İMZALANAN TÜRK-AMERİKAN ANTLAŞMASIDaha Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan önce Lozan'daki Türk ve Amerikan heyetleri, Mayıs 1923'te Türkiye ve ABD arasında ayrı bir antlaşma imzalamak için görüşmelere başlamıştı.
Amerika'nın, Türkiye'deki hayır, eğitim ve dini kurumlarının korunması, kapitülasyonların yerine geçmek üzere yeni gümrük vergilerinin konulması, kişi güvenliği ve adalet reformu, Boğazlardan serbest geçiş, savaş sırasındaki zararların ödenmesi, azınlığın korunması, arkeoloji araştırmalarının kolaylaştırılması, yurttaşlığa kabul yöntemlerinin düzenlenmesi, Türkiye'deki Amerikalıların yalnızca büyükşehir mahkemelerinde yargılanması gibi istekleri vardı. Buna karşın Türkiye'nin temel şartı kayıtsız şartsız biçimde kapitülasyonların kaldırılmasıydı. Türkiye ayrıca savaş sırasında Amerikan mallarına zarar verilmesi şeklinde bir isteği de kabul etmedi. Amerikalıların yalnızca büyükşehir mahkemelerinde yargılanması isteğini de egemenliğe aykırı bularak reddetti. Türkiye, tam bağımsız, eşit, egemen bir devlet olarak antlaşmada "eşitlik" ve "karşılıklılık" ilkelerinin esas alınmasını istedi.(4)
Yapılan görüşmeler sonunda 6 Ağustos 1923 tarihinde Lozan'da, 32 maddelik Türk-Amerikan İkili Antlaşması (Treaty) ve Savaş Suçlularının İadesi Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya Türkiye adına İsmet (İnönü), Dr. Rıza Nur ve Hasan (Saka), ABD adına Joseph Grev imza koydu. Lozan Barış Antlaşması ilkelerine uygun biçimde siyasal, oturma, ticaret, ortaklıklar vb. konularda "karşılıklılık" ve "eşitlik" ilkeleri esas alınarak hazırlanan antlaşmaya göre kapitülasyonlar kaldırılıyordu. Antlaşmaya göre Türkiye sadece 3 Ekim 1914 öncesinde Türk yönetimince tanınmış Türkiye'deki Amerikan hayır, eğitim ve din kurumlarını tanıyordu. Ayrıca bu ABD kurumları, Türk kurumlarıyla eşit işlem görecekler ve Türk kanun ve düzenine uyacaklardı. Bu antlaşmanın onaylanıp yürürlüğe girmesiyle Osmanlı ile ABD arasında imzalanmış tüm antlaşmalar da ortadan kalkacaktı.(5)
Lozan'daki ABD heyetinin başkanı Grev, ABD Dışişleri Bakanı'na yazdığı 6 Ağustos 1923 tarihli mektubunda, Lozan'da imzalanan TürkAmerikan Antlaşması hakkında şu değerlendirmeyi yapıyordu:
"Bugün Türk Delegasyonu ile imzaladığımız dostluk ve ticaret antlaşması, benim elde etmek istediğimden çok uzaktır. Bu anlaşma, Türklerden koparmak istediğimizden çok fazla imtiyazı (ayrıcalığı) bizim Türklere verdiğimizin belgesidir. Öbür imtiyazlar arasında biz, yurttaşlığa kabul ve istekler maddelerinde, adli deklarasyonda yaptırmak istediğimiz değişikliklerin elde edilmesinde, azınlıklar konusunda alınacak tedbirlerde başarılı olamadık. Öte yandan, orijinal planı ilk defa biz Türklerin önüne koymuştuk. Fakat onların kendi planlarını bizimkinin yerine geçirivermiş bulduk ve böylece ana fedakârlıklar, şüphesiz sütunun karşı yanına, yani bize düştü. Bizim 'en çok izinli ulus' işlemi görmek hakkını elde etmemiz, belki de başlıca en önemli kazancımız oldu."(6)
TÜRKİYE KARŞITI LOBİLERİN ALIŞMALARILozan'da imzalanan Türk-Amerikan (Lozan) Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi için ABD Senatosu'nda ve TBMM'de onaylanması gerekiyordu. Fakat özellikle kapitülasyonların kaldırılması, Türkiye'de ki Amerikan çıkarlarının güvencesiz kalması, Hıristiyan azınlıkları koruyacak garantilerin yetersizliği ve Ermeni yurduna izin verilmemesi gibi gerekçelerle Senato ve Amerika'daki Türk karşıtı lobiler, özellikle de Ermeni lobisi bu antlaşmadan rahatsızdı.
Antlaşma imzalandıktan hemen sonra, bazı Amerikan gazeteleri antlaşmaya karşı propagandaya başladılar. 1918 yılında Vahan Kardaşyan ile James W. Gerard tarafından kurulan "American Committee for the Independence of Armenia (ACIA) - Amerika Ermenistan'ın Bağımsızlığı Komitesi, 1923 yılında "The American Committee Opposed to the Lausanne Treaty" (ACOLT) -Lozan Antlaşması'na Karşı Amerikan Komitesi adını aldı. Komite, Lozan Antlaşması'na karşı gerçekleri çarpıtan iki kitap yayımlayarak kamuoyunu etkilemeye çalıştı. Gerard, "Hıristiyan Medeniyetinin Lozan'da çarmıha gerildiğini" bile söyledi.(7)
ABD'de Türkiye karşıtı Ermeni lobilerinin Kongre'deki sözcülüğünü Demokrat Partili Utah Senatörü William H. King yapıyordu.(8) Senatör King, Aralık 1923'te Dış İlişkiler Komitesi'ne bir önerge vererek "Sevr Antlaşması ile Ermenistan'a bırakılan topraklar Türkiye tarafından geri verilmedikçe Lozan'da imzalanan antlaşmanın onaylanmamasını" istedi. Önerge üzerine Senato bu yönde bir tavsiye kararı aldı.(9)
ABD'nin İstanbul Eski Büyükelçisi Henry Morgenthau da Lozan'da imzalanan Türk-Amerikan Antlaşması'nın onaylanmasına karşıydı. Ona göre "bu antlaşmanın onaylanması ABD için onursuzluk anlamına gelecekti."(10)
Buna karşın ABD Dışişleri Bakanı Hughes; "Türk-Amerikan ilişkilerini anlatarak antlaşmanın onaylanmasını" isterken, İstanbul'daki Amerikan temsilci Amiral Bristol da Türkiye'deki Amerikan çıkarlarının korunabilmesi için antlaşmanın onaylanması gerektiğini bildirdi. Türkiye'deki Amerikan kurumları da antlaşmanın onaylanmasını istiyordu. Antlaşmanın onaylanmasından yana olanlar 1926'da

5