Atatürk'ün ders kitabında 'Demokrasi ve Kadın Hakları'

"Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir. ünkü demokrasinin mantığı bunu gerektirir. ünkü kadının savunacağı menfaatler vardır. ünkü kadının topluma karşı yerine getireceği görevler vardır. ünkü kadının siyasi haklarını uygulaması kendisi için faydalıdır." (Vatandaş İçin Medeni Bilgiler, 1930)

Türkiye'de, 5 Aralık 1934 tarihinde Anayasada ve Seçim Kanununda yapılan değişiklikle Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Genellikle göz ardı edilir: Bazı Avrupa ülkelerinden de önce, 1934 yılında, Atatürk Türkiye'sinin Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı vermesi, anlık bir karar değil, en az 10 yıldır devam eden bir hazırlığın sonucudur.

HAZIRLIK SÜRECİ

Kurucu Önder M. Kemal Atatürk, daha 1924 Anayasası hazırlanırken Türk kadınlarının da seçme-seçilme hakkına sahip olmasını arzulamış, ancak Türk kadınına seçme seçilme hakkı veren Anayasa taslağının bu yöndeki maddesi, TBMM'de önce yanlışlıkla kabul edilmiş, ancak daha sonra tekrarlanan oylamada reddedilmişti. Bunun üzerine Atatürk, meclisi ve halkı bu konuda bilgilendirmek, bilinçlendirmek için manevi kızlarından Afet İnan'ı ve bazı aydınları seferber etti. Bu konuda mücadele eden Türk Kadınlar Birliği ile iletişim içinde oldu. Sonraki 10 yıl içinde meclis ve kamuoyu hazırlandı ve adım adım, aşama aşama (1930-1933 ve 1934 yıllarında yerelden ulusala, muhtarlıktan milletvekilliğine) Türk kadınının, seçme ve seçilme hakkına sahip olması sağlandı.

VATANDAŞ İİN MEDENİ BİLGİLER

Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verilmesi için geçen bu 10 yıllık hazırlık sürecinin (1924-1934 arası) en önemli çalışmalarından biri "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" (2 cilt) kitabıdır. Kitabın 1.cildinin önemli bölümleri Atatürk tarafından yazıldı, Afet İnan kitabın girişinde bazı bölümleri Atatürk'ün yazdığını, bazı bölümleri ise Tevfik Bıyıklıoğlu ve kendisine yazdırdığını belirtmiştir. Atatürk de 18 Eylül 1931'de Başbakan İsmet Paşaya yazdığı notta "Kitaplar yazılırken ve yazıldıktan sonra bizzat alakadar oldum" demiştir. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C.23, s.15) Kitap 1930 yılında yine Afet İnan imzasıyla yayınlandı. Bu kitap, Atatürk'ün isteği ve Talim ve Terbiye Dairesinin kararıyla 1931 yılında Türkiye'de ortaokullarda ve liselerde ders kitabı olarak da okutulmaya başlandı.

Avrupa'nın "faşizm çağını" yaşamaya başladığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk, önemli bölümlerini bizzat kaleme aldığı ve yakından ilgilendiği bir ders kitabında Türkiye Cumhuriyeti'nin çocuklarına, gençlerine ve halkına "ulus" ve "yurttaş" olmanın anlamını, "laikliğin", "demokrasinin", "özgürlüklerin" ve "kadın haklarının" önemini anlatmayı gerekli görmüştü. Üstelik o sırada Türkiye'de de tek parti iktidarı vardı.

FAŞİZM AĞINDA DEMOKRASİ

Atatürk'ün "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabında uzun uzun anlattığı konularının başında demokrasi gelmektedir. Kitapta Atatürk'ün yaptığı şu demokrasi tanımı, sadece o günler için değil bugünler için de çok önemli ve anlamlıdır:

"Artık bugün demokrasi daima yükselen bir denizi andırmaktadır. Yirminci yüzyıl birçok baskıcı hükümdarların bu denizde boğulduğunu görmüştür. Rus arlığı, Osmanlı Padişahlığı ve Hilafeti, Almanya ve Avusturya Macaristan İmparatorlukları bunların başlıcalarındandır..."

"Bizim bildiğimiz demokrasi siyasidir. Onun hedefi, milletin yönetenler üzerindeki denetimi sayesinde siyasi özgürlüğü sağlamaktır..."

"Yetkisi sınırlı dahi olsa hükümdarlık demokrasiye, milli hâkimiyet ilkesine uygun değildir."

"Demokrasi fikirdir, kafa meselesidir. Herhalde bir mide meselesi değildir. Hükümet prensibi de bir adalet muhabbetini ve ahlak fikrini gerektirir... En nihayet demokrasi eşitlikçidir... Demokrasinin bu ferdi ve eşitlikçi özelliğinden genel ve eşit oy prensibi çıkar."

"Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabında Atatürk sadece demokrasiyi anlatmakla ve yüceltmekle yetinmemiş, aynı zamanda demokrasiye aykırı akımları tek tek anlatmış ve demokrasi bağlamında "özgürlük" ve "hoşgörü" kavramlarını açıklamıştır. Özgürlükleri açıklarken "basın özgürlüğüne" ayrı ve özel bir yer ayırmıştır. "Basın özgürlüğünden doğacak sakıncaları giderme aracı yine basın özgürlüğüdür," cümlesi, sadece o günler için değil, bugün için de kulaklara küpe olacak türdendir. Atatürk'ün kitapta "hoşgörü" kavramını açıklarken kurduğu şu cümleler de çok dikkat çekicidir:

"Bu saydığımız gibi çeşitli inanışlı kimseler, birbirlerine kin, nefret besliyorlarsa, birbirlerini hor görüyorlarsa ve hatta sadece birbirlerine acıyorlarsa bu gibi kimselerde taassupsuzluk (açık görüşlülük) yoktur, bunlar mutaassıptırlar (bağnazdırlar)."

"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine özel herhangi bir düşünceye sahip olmak, seçtiği bir dinin gereklerini yapmak veya yapmamak hak ve özgürlüğüne sahiptir. Kimsenin düşüncesine ve vicdanına hâkim olunamaz..."

KADINLARIN SİYASAL HAKLARI

"Vatandaş İçin Medeni Biligler" kitabında demokrasi ve özgürlükler bağlamında üzerinde en çok durulan konulardan biri de kadınların siyasal haklarıdır.

Atatürk, Türkiye'de "Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabını ders kitabı olarak okutmaya başladığında (1931) henüz aralarında bazı sanayileşmiş Batılı ülkelerin de olduğu birçok ülkede ve Türkiye'de kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktu.

Atatürk ise kadınsız bir cumhuriyetin ve demokrasinin olmayacağının farkındaydı. Atatürk'ün "halkçılık" ile eş anlamlı olarak da kullandığı demokrasinin özünde "yurttaşların eşitliği" ve "siyasal katılım" vardır. Kadın erkek eşitliğinin ve kadınların siyasal haklarının olmadığı bir ülkede, çok partili serbest seçimler yapılsa bile ne gerçek anlamda "ulusal egemenlikten" ve "cumhuriyetten" ne de "demokrasiden" söz edilebilir. Kadın erkek eşitliği ve bu eşitliğin doğal bir sonucu olarak kadınlara medeni ve siyasal haklar verilmesi cumhuriyetin de demokrasinin de temel şartlarından biridir.

"Vatandaş İçin Medeni Bilgiler" kitabında kadınların erkeklerden aşağı ve yetersiz olmadıkları örneklerle gözler önüne serilmiştir:

"Kadının siyasi yetersizliğine mantıklı bir sebep yoktur. Bu konudaki kararsızlık ve olumsuz düşünce, geçmişin sosyal durumunun can çekişen bir hatırasıdır. Hatırasından bahsettiğim düşünce Papaz düşüncesidir..."

"Erkeklere ilk öğüdü, ilk eğitimi veren ve onun üzerinde ilk analık güç ve etkisini kuran kadındır."

"Kadının genel ve siyasi görevleri yerine getirmeye yeteneği olmadığına ispata imkân yoktur, çünkü aksi gerçekten sabit olmuştur."

"Kadın bugün, istenilsin istenilmesin, genel ve ekonomik hayata samimi bir şekilde karışmıştır. Kadın bugün tezgâhlarda, fabrikalarda, büyük mağazalarda, ticarethanelerde, bütün genel hizmetlerde çalışmaktadır. Rusya'da en etkin sınıflarda aktif olarak askerlik görevini de yapmaktadırlar. Amerika okullarında genç kızlar silah eğitimleri ile ilgilenerek askerlik görevine hazırlanmaktadırlar."

Kitapta, kadın erkek eşitliğinin önemini ortaya koyan bu değerlendirmelerden sonra kadınların siyasal haklara da sahip olmaları gerektiği örneklerle şöyle anlatılmıştır:

"İngiltere'de Süfrajetlerin yıllarca kalkıştıkları gayet şiddetli mücadelelerinin sebep olduğu olayları gösterecek değilim. Ancak sadece hatırlatmak isterim ki, kadınların siyasi haklarını tanımamak için aynı olayların görülmesine demokrasinin ihtiyacı yoktur."

"Kuzey Avrupa ülkelerinin tamamı bugün kadınlarına oy hakkı vermiştir."