Ortadoğu hakkında üç özeleştiri ve bir dua

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve aynı zamanda Suriye özel temsilcisi olan Thomas Barrack, evvelki gün ciddi bir özeleştiride bulundu. Batı adına:

"Batı bir yüzyıl önce - Ortadoğu'da - haritalar, mandalar, cetvellerle çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot anlaşması Suriye'yi ve bölgeyi imparatorluk çıkarları uğruna -barış için değil- böldü. Bu hata, nesillerin bedel ödemesine yol açtı. Aynı yanlışı bir daha yapmayacağız' dedi...

1916 yılında imzalanan Sykes Picot antlaşmasıyla, hemen güneyimizde, sınırları cetvellerle çizilmiş irili ufaklı haritalar ortaya çıkmıştı. Bu harita, Osmanlı Devleti'nin eski gücünü kaybetmesi, hatta yıkılışı anlamındaydı. Çöküşün ardındansa, o büyük anafor asla dinmedi. Halen din, mezhep, ırk, kapital ayrımları üzerinden sert çatışmalara sahne olan, tansiyonu hiç düşmeyen bir coğrafyadır burası...

Bu bağlamda Amerikan elçinin sözleri, Batı'nın Doğu nazarında en büyük günah çıkartmalarından birisi olarak kayda geçecektir. Bizim geleneğimizde ise günah çıkartma değil de tevbe vardır. Günah çıkartma, günahını başkasıyla paylaşarak yapılan bir özaktarım iken, tevbe, ancak Allah'a yapılır ve bundan dolayı samimiyetle üzülen, pişman olan kişinin tevbekar olduğu, o suçu bir daha işlememesiyle vücut bulur, bununla da bitmez, incinen kişiden helallik almak, gönlünü almak ve hakkını tazmin etmek de gerekir. Dolayısıyla umarız ki; Sayın büyükelçi Barrack'ın bu özeleştirel günah çıkartması, bir an evvel samimi bir pişmanlığa ve tevbeye dönerek, coğrafyaya döşenecek barış zeminine de atılmış bir harç olur.

Gençler bilmezler, ama bizim gibi 40-50 yaş bandındaki pek çok kişi; öyle diplomatlar, öyle elçiler görmüşüzdür ki, bir sömürge valisi edasıyla devlet yöneticilerimizi hizaya çekerler, sorgu sual ederler, toplumsal dönüşüm-değişim taleplerini hep en üst perdeden en yüksek sesle, hem de pervasızca dikte ederler... İşte o karanlık, sisli, puslu, vesayetçi günlerin de geride kaldığının bir göstergesidir bu özeleştiri... Diplomaside vesayet dönemi bitti!

Diplomaside kimse kimseye durup dururken iyilik yapmaz. Karşılıklı menfaatlerin konuştuğu, çarpıştığı bir alandır diplomasi... ABD'nin yeni Ortadoğu şekillenirken dillendirdiği eski günler geride kaldı, evet, ama bu durum durup dururken ABD'nin iyilikseverliğinden kaynaklanmadı. Niçin Ortadoğu deyince, herkesin gözlerini çevirdiği ülke Türkiye'dir, hiç düşündünüz mü

Türkiye'nin daha güçlü bir muhatap olması, ülkemizdeki demokratikleşmeye paralel özellikle savunma sanayiinde yaşadığımız devrim niteliğinde ilerlemelerin, Cumhurbaşkanımızın yönettiği başarılı dış politikasının, terörsüz Türkiye bağlamında kat ettiğimiz yolun, yükselen özgüvenimizin de bir yansıması...

Bu durum İsrail için de böyle olacaktır. ABD bebek katili İsrail için koşulsuz desteğine daha ne kadar devam edecek Bu soru, Ortadoğu'nun geleceği hakkında da kilit bir soru. Çünkü Ortadoğu'daki barış, Filistin'in selametinden geçiyor