Kadın bedeni üzerinden özgürlük fiyaskosu
Bir ülkenin kadın bedenleri üzerinden kategorize edilmesi ne kadar üzücü bir talihsizlik. Ve düpedüz o ülkenin, o toplumun pek çok diğer özelliğini, hatta alameti farikası olacak başka pek çok niteliklerini, kadın bedenlerine dair saplantı üzerinden sıfırlayan, indirgemeci bir bakış açısı.
Batı'nın Doğu'ya bakışı hep bu minvalde oldu. Nerval'in 'Doğu'ya Seyahat' adlı gezi kitabında sözgelimi, seyyah; çarşaflı kadınların giyim kuşamı ve toplumdaki görünürlükleri üzerinden bir Doğu resmi çizer ve Şark kadınını, örtünmeyle oluşan gizemi üzerinden, şuh ve davetkar bulduğunu zikreder. Rudyard Kipling içinse Asya ve Hint kadınları; cahil, zavallı ve tiksinti uyandırıcıdır. Leydi Montegü'nün İstanbul'unda ise çarşaf ve peçe kadınları, anonim hayata dahil eden bir vasıtadır, bu resimden olumlu cümlelerle bahsetse de, onlar gibi olmamanın avantajıyla yazdığından da gayet emindir.
Ülkelere biçilmiş modeller, ülkelere giydirilmiş elbiseler vardır...
Mesela; Afganistan dendiğinde ne 1979'da beri aralıksız devam eden işgal ve ağır savaş şartları, ne yoksulluk, açlık, eğitimin imkansızlaşması, ne de kamusal hizmetlere erişimdeki feci sıkıntılar gelmez yorumcuların aklına... Varsa yoksa orada sadece 'Burka' meselesi vardır. Afgan kadınları burkalarını atsa çıkarsa, dünyanın o ağır yükü kalkacak, dünya rahat nefes alacaktır sanki...
İran için de bu böyledir. Ne İran'daki İslam devriminin kurucu unsurları, ne zaman içinde statikleşen rejim sorunları değil de, hatta İran edebiyatı, sineması da değil, kadınlarının ne kadar hayatın içinde oldukları da değil... Konuşulan sadece 'Çador''dur, İran dendiğinde. Sanki çadoru yırtıp atsa İran kadını, dünyanın yüzü ağaracak, başka derdi meselesi kalmayacak, gibidir...
Türkiye için de bu böyledir. 1968-2007 yılları arasında İslami tarzda giyinmek, yani ''Başörtüsü' takmak lise, yüksekokul, devlet dairesi hatta özel sektörde bile yasaktı. Çünkü Cumhuriyetin ideal kadın imgesi, örtülü bir beden üzerinden çizilmemişti. İlkin geleneksel kıyafetleriyle köylü kadınlar, ardından şehirlere inmiş işçi kadınlar ve sonrasında ise tesettürlü kadınlar, düşmanlaştırılan olumsuz ikonlardı. Bunlar demodeydi, hatta elitler ve çağdaşlığı açık kadın bedeni üzerinden ezberlemiş kesimler için, tiksinti uyandıran bedenlerdi...
Cezayir modernleşmesini en ince detaylarıyla didik didik eden Frantz Fanon, Fransız kolonyalisterin Cezayir modernleşmesi projesinde kadınları esas aldıklarını söyler. Fransız mösyöler Cezayir kadınını Fransız okullarında eğitip, Fransız kızlarının terbiye, görgü ve eğilimlerini onlara raptedebilirlerse, Cezayir'i dönüştürebileceklerdir. Lakin buna başlamaları için önce yerli kadınların