Öcalan röportajı

"Jahrein" lakaplı neo faşist Ahmet Sonuç'un Aynur Doğan'ın konserleri üzerinden yaptığı provokasyonun boyutlarına dikkat çektiğim önceki günkü yazım malumunuz Okumamış olanlar için bir kez daha dikkate sunuyorum "JAHR" KÜRTÇE'DE ZEHİR DEMEKTİR! DİKKAT! ÇÜNKÜ BİR "JAHR" DOLAŞIYOR ARAMIZDA! Çünkü o yazı yayına girdiğinden beri sosyal medya üzerinden linç yiyorum. Allah'tan en başta eş, dost; "Aman ne yaptın sen! Hiç olmayacak bir adama bulaştın. Şimdi troll ordusuyla saldıracaklar sana!" endişeleriyle uyarmıştı da çok şaşırmadım. Dedikleri gibi de oldu gerçekten. Yazımı Twitter'a koymamın daha beşinci dakikasında filan alıntılayıp; "Hadi arkadaşlar Sevilay'a dalıyoruz!" manasına gelen işaret fişeğini atan Jahrein ve arkasına aldığı zırcahil troll ordusu hep beraber saldırıya geçtiler. Tabii biraz, "Dejavu" gibi oldu bu durum. Vaktinde Ki, öyle bazılarının yıllar boyu "Hizmet, Cemaat, Hocaefendi" diyerek allayıp pulladıkları yapının sonradan cemaat memaat falan değil, basbayağı ülkenin altını oymak için sotada bekleyen hainler topluluğu olduğu ortaya dökülünce; "FETÖ ile mücadelede 1725 Aralık milat alınmalı" tarihi de değil. Yıl 2012'ydi Ve ben iktidara yakın Sabah gazetesindeydim. FETÖ'nün iktidarla kol kola yürüdüğü ve başta yargı olmak üzere devlette ve medyada çok güçlü, muktedir olduğu dönemler. O yazıyı da aynen dikkatlere sunuyorum. https:www.sabah.com.tryazarlaryukselir20120314hanefi-avci-neden-serbest-degil Bakın altına nasıl bir not düşmüşüm yazının. "Bu konuya girmekte kararsız kaldım. Çünkü kamuoyunda Gülen Cemaati algısı gerçekten korkunç! Arkadaşlarım, "Yazma, yanarsın!" diye hep uyardı!" Ve gerçekten öyle oldu. FETÖ'nün azgın medya ve sosyal medya tetikçileri, trolleri o yazıdan sonra gazeteden kovdurtma girişimleri başta olmak üzere şahsımı itibarsızlaştırmak için her türlü yalan, dolan, çarpıtma ile saldırdı. Yıllar sürdü bu durum. Belli ki yine yıllar sürecek bir mücadelenin içine daldım değerli okurlarım. Çünkü benzer bir yapıyla karşı karşıyayız. Son dönemde yükselen ırkçılık ve şövenizm üzerinden beslenen, bu yolla popülarite elde etmeye çalışan ve ne yazık ki sosyal medyaya inanılmaz hakim olan ve bu hakimiyetle uyarlarına gelmeyeni itibarsızlaştırmak için yalan dolanla algı oluşturmaya çalışan korkunç bir yapı bu! Ancak haberleri olsun bu yeni dönem faşistlerinin Şahsımı da PKK'lıymış ya da teröre destek veriyormuş gibi gösterme gayretleri ile habire döndürdükleri o eski tweetlerimden ellerine hiçbir şey geçmez! Çünkü inkarcı değilim. Bugün de o tweetlerimin arkasındayım. Olmasaydım zaten 10 yıl evvel yazdığım şeyleri çoktan silmiş, yok etmiştim! ÖCALAN İLE RÖPORTAJ! Nasıl bir kovana çomak sokmuşsam artık. Nasıl ağırlarına gittiyse yazdıklarım Kovandan çıkıp vızır vızır uçuşmaya başladılar. Yıllar evvel yazdığım tweetleri RT'leyip, alıntılayıp akıllarınca linç etmeye kalkıştılar. Bunlardan biri çok ama çok komikti. Demişim ki 2013'te; "Hayatımda en çok röportaj yapmayı istediğim isimlerden biridir Öcalan. Dobra dobra. Dümdüz. Hilafsız, sansürsüz!" Bir şey diyeyim mi Allah var FETÖ'cüler en azından okurlardı. Bilgililerdi. Sorunumuz şu ki; memleketin kardeşliğine, huzuruna, barışına bomba atmak için adeta ant içmiş bu yeni neo faşistler bir de cahil! Bilgisiz, birikimsiz zibidiler topluluğu! Bre safoşlar! Ben ne iş yapıyorum Bankada memur muyum Okulda öğretmen mi Yahu gazeteciyim, gazeteci! Ve neredeyse 30 yıla dayandı. Bir gazeteci için Türkiye'nin yıllardır başına bela olan PKK terörünün tam tepesinde olan bir isimle röportaj yapmayı istemesinden daha doğal ne olabilir Ki, o dönemler, -bugün iktidara yakın medyada devam eden ama yarattığınız faşizm ikliminin korkusundan sessizliğe gömülen adeta üç maymunu oynayan- birçok gazetecinin de en büyük arzusuydu. Çözüm süreci dönemiydi ve sürecin aktörlerinden biri olan Adalet Bakanlığı terör örgütünün başındaki Öcalan'la röportaj için bir grup gazeteciyi İmralı'ya götürmeyi planlıyordu. Sıraya girmiştik yav! Ha bugün olsa böyle bir imkan yine en başta adımı yazdırım. Koşa koşa giderim röportaj yapmaya! Niye yapmayayım Rahmetli Mehmet Ali Birand 1988 yılında Bekaa Vadisi'ne gidip yaptı Öcalan'la röportaj. Olay olmuştu o söyleşi. Ben o zamanlar üniversitedeydim. Ve imrenerek izlemiştim tüm dünya basınının alıntı yaptığı Birand'ın süksesini. Sonra Fatih Altaylı Çalıştığı kanal sonradan vazgeçti yayınlamaktan ama Öcalan'la 1996 yılında Lübnan'da yaptı röportaj. Hepsi bir yana bugün Kemalizmi ve ulusalcılığı savunan Vatan Parti'sinin Genel Başkanı olan Doğu Perinçek 1989 yılında Ki, o zamanlar siyasetçi değil, "2000'e Doğru" dergisinin yayın yönetmeniydi ve tam iki kez görüştü Öcalan'la! Sadece onlar mı Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Güneri Civaoğlu Pardon da Daha yakalanmamışken röportaj yapılan birisiyle, yaklandıktan sonra ve üstelik silahların bırakılmasının ümit edildiği bir süreçte bir gazetecinin röportaj yapmak istemesindeki anormallik nerede Hele bu kişinin mesajı naklen ve dakikalarca devletin televizyonu TRT'de okunduğu bir süreçte CAHİLLİK DİZ BOYU! Ama tabii sadece tweetlerle siyaset okuması yapan siz nereden bileceksiniz bütün bunları Tweet okumak yerine azıcık haber, yazı arşivi karıştırsanız yine Sabah gazetesinde Bahçelievler katliamının sorumlusu Haluk Kırcı ile de çok ses getiren röportajı yaptığımı ve o röportajda katliamı itiraf ettiği için Kırcı'nın yeniden tutuklandığını da bilirdiniz zaten! https:www.sabah.com.trgundem201006067_tiplinin_katili_kirci_genctik_bizi_kullandilar Tamamı çözüm süreci dönemlerinde yazdığım ve arşivlerimde duran tweetlerimin, röportajlarımın, haberlerimin, makalelerimin o sürecin bir parçası olduğunu da! Ama nerede siz de o azim, feraset, akıl! Siz ancak tutulduğunuz şeyin hastalık bile olduğunu bilmeden "ırkçılık" üzerinden egolarınızı tatmin etmekle meşgulsünüz. Sizin kapasiteniz ancak başlık okumaya yetiyor. Bir de internet üzerinden yaptığınız yayınlarda bir lokma çocuklarla ana avrat küfürleşme seansları yapmaya! KÜRT DEĞİLİM AMA İÇİMDE HİSSEDİYORUM Bakın neo, yani; "Minnoş faşistler" Ben sizin ağa babalarınızla bile dişe diş mücadele vermiş bir demokratım. O yüzden ne yazarsanız yazın! Hangi delikten ne bulup çıkarırsanız çıkarın. Korkutamazsınız! Sindiremezsiniz! Sizin ağa babalarınız da bilir ki; Benim PKK ile de başka bir terör örgütüyle de filan işim olmaz! Ama ben ülkesini seven, birliğine bütünlüğüne inanan ve kadim olan bu birlik bütünlük bozulmasın, sizin gibi ırkçı faşistlerin hırslarına kurban gitmesin diye kalemini, sözünü sonuna kadar mücadelede kullanan bir gazeteciyim. Kürt değilim. Ve maalesef ki Kürtçe de bilmiyorum ama Kürtleri ve Kürt Kültürünü kendi öz kültürüm olarak, öz kimliğimin bir parçası olarak benimsiyorum ve çok seviyorum. Ha PKK'ya ve terörün her türlüsüne karşıyım, lanetliyorum ama PKK'yı bahane ederek Kürt kardeşlerime yan gözle bakılmasına, onların dışlanmasına, onların bu kimlikten dolayı kriminalize edilmesine çalışan ırkçı faşistlerin her türlüsüne karşı da çata çat mücadele veriyorum. Bu dün de böyleydi. Bugün de böyle. Ve yarın da böyle olacak! GURURLA SÖYLÜYORUM VERDİĞİM DESTEĞİ! Siz sanıyorsunuz ki, benim geçmişte yazdıklarımı, yorumlarımı dolaşıma sokunca ben utanıp, korkup, pısıcam! Korkmuyorum sizden de sizi aparat olarak kullanan o ağa babalarınızdan da! Evet. Benim için çok kıymetliydi; "Demokratik Açılım" ya da "Çözüm Süreci" denilen o dönem. Memleket için, huzur için, kan dökülmesinin önlenmesi için bütün yüreğimle destek verdim. Bugün olsa yine destek veririm. Çünkü başta Başbakan Erdoğan ve istihbarat teşkilatının yöneticileri olmak üzere o dönemin siyasi iradesinin ellerini değil, gövdelerini taşın altına koydukları ve ateşten gömleği giydikleri süreçten, memleket sever,