Önce iyi haberle başlayalım: Türkiye'nin küresel piyasalardaki risk primi son haftalarda belirgin biçimde geriledi. Yaklaşık üç yıl önce 700 baz puan civarında seyreden CDS'ler bugün 230 baz puanın altına inmiş durumda.
CDS, küresel para ve sermaye piyasalarında en sık kullanılan kısaltmalardan biridir. İngilizce Credit Default Swap ifadesinin baş harflerinden oluşur; Türkçede "Kredi Temerrüt Takası" ya da daha yaygın kullanımla "Kredi Temerrüt Riski primi" olarak anılır. Basitçe, bir tür sigorta mekanizmasıdır. Bir kreditörün, verdiği borcun vade sonunda tahsil edilememesi riskini ortadan kaldırmaya yarar. Bu sigorta karşılığında risk üstlenen CDS satıcısına bir prim ödenir. Söz konusu prim, borçlunun finansal durumuna, itibarına ve piyasa koşullarına göre değişir.
Borçlunun mali yapısı güçlü ve itibarı yüksekse CDS primi düşük olur; ancak borçlunun risk algısı bozulmuşsa, bu borca kefil olmak için talep edilen prim de doğal olarak yükselir. Nitekim 2022 Haziran'ında Türkiye'nin CDS primi 872 baz puana kadar çıkmıştı.
Özetle, CDS primleri bir ülke ya da şirketin borçlanma riskine dair piyasadaki algıyı gösterir. CDS seviyesi yüksek olan ülkeler uluslararası piyasalardan daha yüksek maliyetle borçlanır. Bu yönüyle CDS, Moody's veya S&P gibi kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına benzetilebilir; ancak onlardan farklı olarak çok daha anlık ve oynaktır.
Türkiye'nin CDS priminin geçmişte çok yükseldiği dönemlerde bunu yabancı yatırımcıların koordineli bir operasyonu gibi yorumlayanlar oldu. Oysa CDS tamamen bir finansal kontrattır ve piyasa fiyatlamalarının ardında komplo aramak gerçekçi değildir. CDS, herhangi bir ülkeye zarar vermek için tasarlanmış bir araç değil; küresel finans sisteminin doğal ve işleyen bir parçasıdır. CDS satıcısı, üstlendiği risk nedeniyle borçluyu değerlendirirken çok sayıda finansal ve finansal olmayan değişkeni dikkate alır.
Düştü ama hâlâ yüksek

6