Türkiye'de şirketlerin yine yana yakıla fon aradığı, bankaların ise yeterli finansmanı sağlamadıkları gerekçesiyle eleştirildiği bir dönemde, dönemin Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince dikkat çekici bir çıkış yapmıştı. Özince, "İş çevreleri ısrarla bankaları eleştiriyor. Oysa tek para kaynağı bankalar değil; hani nerede sermaye piyasanız" diyerek, fon ihtiyacı için yeterince kullanılamayan ve adeta güdük kalmış bir alana işaret ediyordu.
Özince, Türkiye'de sermaye piyasasının derinleşmesi gerektiğini anlatırken şöyle de bir benzetme yapmıştı: "Evdeki hidroforun pompasına kızıyoruz, 'dördüncü kata basmıyor, tazyik yeterli değil.' Hidrofor küçükse, ekonominin pompası küçükse çaresi bunu büyütmeye çalışmaktır."
Ersin Özince'nin yıllar önce yaptığı bu "hidrofor" benzetmesiyle işaret ettiği yapısal sorun bugün hala geçerliliğini koruyor. Türkiye'de şirketler ve yeni yatırımlar için fon ihtiyacı doğduğunda, neredeyse otomatik olarak bankalara yöneliniyor. Oysa sermaye piyasalarının da bu yükü daha fazla paylaşabilecek bir derinliğe ulaşması gerekiyor.
Bu hafta başında Goldfinch Global Capital Kurucu Ortağı Tamer Saka ve Rota Portföy Genel Müdürü Tevfik Eraslan ile bir yemekte bir araya geldiğimizde bize yeni kurdukları Sanayi ve Teknoloji Girişim Sermayesi Yatırım Fonu'nu anlattılar.
Son dönemde girişim sermayesi yatırım fonları tarafında belirgin bir hareketlenme var. Farklı temalarla yeni fonların kurulduğunu görüyoruz. Rota Portföy ve Goldfinch tarafından kurulan bu fon, üretim ve üretim teknolojileri alanında faaliyet gösteren orta ölçekli şirketlere küresel ölçekte büyüme imkânları sağlayacak yatırımlar yapmayı hedefliyor. Fonun hedef büyüklüğü 100 milyon dolar. Yatırım yapılacak şirketlerin ise ileri teknoloji kullanan üretim firmaları ya da bu firmalara teknoloji sağlayan şirketler olması planlanıyor.
Bu tür fonlar, Türkiye'nin sanayi dönüşüm ihtiyacının karşılanmasına önemli katkılar sunuyor. Nitekim Tamer Saka, "Yatırımlarımızı ileri malzeme üzerinde çalışan, ileri teknolojiye sahip, elektronik, sağlık, tarım ve teknoloji alanlarında faaliyet gösteren firmalara odaklamayı düşünüyoruz" diyerek hedeflenen alanları net biçimde ortaya koyuyor.
'Ciddi potansiyel var'
Saka'nın da işaret ettiği gibi Türkiye'de özellikle orta pazardaki şirketlerde teknolojiye hızlı bir adaptasyon isteği ve ciddi bir atılım potansiyeli bulunuyor. Ancak yönetim, insan kaynakları ve finansmana erişim gibi alanlarda yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu yatırımlar çoğu zaman güdük kalıyor. Şirketler belirli bir eşiğe geldikten sonra büyümekte zorlanıyor. İşte girişim sermayesi yatırımları bu noktada devreye girerek, şirketlere hem sermaye hem de yönetim desteği sağlıyor; gerçek potansiyellerinin ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.

20