Aramızdan ayrılışının üzerinden tam yedi yıl geçti ama Güngör Uras hala aramızda. Yazılarıyla, anılarıyla, kitaplarıyla, öğrencileriyle, dostluklarıyla yaşamaya devam ediyor.
Onun en büyük özelliği ekonomiyi herkesin anlayacağı bir dile çevirmesiydi. Kimi zaman Ayşe Teyze'yi, kimi zaman Ali Rıza Amca'yı yazılarına konuk eder; en karmaşık meseleleri bile onlarla birlikte basitleştirir, okuyucuyu hem düşündürür hem de gülümsetirdi. Medyada Güngör Uras'a özgü bilgelik ve berraklığın yokluğu hala hissediliyor.
"Humour" dediği mizahi üslubu, sadece yazıyı süsleyen bir unsur değildi; öğretmenin etkili yoluydu.
Bir yazısında, "İş hayatı bir denize benzer. Göcek koylarında sandal sefası yapmayı herkes becerir. Esas beceri, dalgalı denizde gemiyi yüzdürmektir" demişti. Bu cümle aslında onun yaptıklarını çok iyi özetliyordu. Güngör Uras, karmaşık görüneni sadeleştiriyor, yaşamdan örneklerle anlatıyor ve önemli dersler çıkarıyordu.
Güngör Uras, ekonomistti, akademisyendi, planlamacıydı, iş dünyasında yöneticiydi ve iyi bir gazeteciydi. Geçmişindeki tüm bu deneyimlerini ve birikimlerini köşesine taşıdı.
Odasına kapanıp, rakamlara bakarak yazı yazanlardan değildi. Çarşı, pazar dolaşır; halkla, esnafla sohbet eder, sorular sorar, notlar alırdı. Onunla beraber yaptığımız Anadolu seyahatlerimizde hep aynı şey olurdu. Bizim göremediğimiz ayrıntıları görür ve sonra yazısında öyle bir anlatırdı ki, hepimize ders olurdu.
Ekonomiyi anlatırken üretimin, istihdamın, sanayinin önemini her fırsatta vurguladı. Yıllar önce bir yazısında yazdığı "Ekonomi inşaatla büyümez. Ekonomiyi büyütecek olan üretken sanayi yatırımlarıdır" cümlesi bugün hala geçerliliğini korumuyor mu