Farkında mısınız; son birkaç yılda e-ticaret tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını köklü biçimde değiştirdi. Artık tüketiciler ürünleri karşılaştırabiliyor, yorumları okuyabiliyor ve kampanyaları anlık olarak takip edebiliyor. Bu sayede hem zaman tasarrufu sağlıyor hem de kişiselleştirilmiş alışveriş deneyiminin keyfini çıkarıyorlar. Doğal olarak, geleneksel mağaza ziyaretleri de yerini giderek çevrimiçi platformlara bırakıyor. Geçtiğimiz günlerde Hepsiburada Kurumsal İlişkiler, İletişim ve Sürdürülebilirlik Başkan Yardımcısı Cem Tanır ile bir araya geldik. Bize dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden Kazakistan merkezli Kaspi'yi anlattı. Bildiğiniz gibi, bu yılın başında Kaspi, Türkiye'yi e-ticaretle tanıştıran Hepsiburada'nın yüzde 65.42'sini satın aldı. Bu işlem, son yıllarda Türkiye'ye yapılan en büyük yabancı yatırımlardan biri oldu. Üstelik sadece 2025 yılında Kaspi'nin Türkiye'ye yapacağı yatırımın, banka satın alımları ve fintek hamleleriyle birlikte, 1.5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Pandeminin e-ticaretin gelişiminde çok büyük bir etkisi oldu ama süreci hızlandıran başka etkenler de vardı. Dijitalleşmenin hız kazanması ve internet erişiminin yaygınlaşması, mobil cihaz kullanımının artması ve çevrimiçi ödeme sistemlerindeki güvenlik iyileştirmeleri de kritik rol oynadı.
Dönüştürücü gücü var
Cem Tanır'ı dinlerken gördüm ki; başarılı bir e-ticaret operasyonu, sadece ticari tecrübe değil; aynı zamanda dijital yetkinlik, veri, dijital ürün ve fintek uzmanlığı da gerektiriyor. E-ticaret artık basit bir "alışveriş platformu" olmanın ötesine geçti; finansal teknolojilerle bütünleşti. Galiba e-ticaret aslında teknoloji şirketi mantığıyla yönetilmesi gereken bütünleşik bir ekosistem haline geldi. e-ticaret deyince artık dijitalden ve onun dönüştürücü gücünden bahsediyoruz. Hepsiburada da önümüzdeki dönem için vizyonunu Türkiye'nin bölgesel bir dijital güç merkezi olması olarak belirlemiş.Bu vizyonun gerçekleşmesi için ürün ve hizmet kalitesini yükseltmek, yenilikçi dijital çözümlerle paydaşların hayatını kolaylaştırmak ve özellikle KOBİ'leri küresel rekabette güçlendirmek gerekiyor.
Çin ve kontrolsüz ticaret
Öte yandan, düşük maliyetlerle Çin'de üretilen ürünlerin yine çok düşük fiyatlarla Türkiye'de hızla satılması önemli bir sorun. Bu yalnızca bize özgü değil, küresel ölçekte yaşanan bir mesele. Cem Tanır, bu durumu yorumlarken "Yalnızca agresif fiyatlandırmaya dayanan ve temel sıhhi, yasal ya da etik standartları es geçen iş modelleri kısa vadede cazip görünebilir ama uzun vadede hem tüketicilere ve satıcılara hem de ülke ekonomisine zarar verir" diyor. Nitekim bugünlerde dünyanın dört bir yanında bir çok hükümet, kontrolsüz yabancı e-ticaret modellerine karşı çözümler arıyor. Dolayısıyla hükümetlerin ve e-ticaret platformlarının önceliği, bulundukları ülkedeki KOBİ'leri, perakende ekosistemini ve yerel ekonomiyi desteklemek olmalı. Ancak unutmamak gerekir ki sektörde yapısal sıkıntılar da mevcut: yüksek kargo maliyetleri, lojistik altyapıdaki dengesizlikler ve tüketici haklarına dair eksiklikler hâlâ çözüm bekliyor. Kısacası e-ticaret, yalnızca ticaretin değil; lojistikten ödeme sistemlerine, dijital güvenlikten veri yönetimine kadar pek çok alanın dönüşümünü beraberinde getiriyor. Ve öyle görünüyor ki Cem Tanır'ın da dediği gibi, önümüzdeki 15 yıl, tüm dünyada e-ticaretin en önemli rekabet ve değer yaratma alanı olacağı bir dönem olacak. Bu süreçte biz tüketicilerin hayatı yenilikçi dijital ürün ve hizmetlerle daha da iyileşecek.