Seçimden sonraki dört yıl...

31 Mart'ta yapılacak seçimlere iki aydan az bir süre kaldı. Partilerin aday çalışmaları son aşamaya gelmiş durumda. Birçok aday açıklandı, son kalanların da önümüzdeki hafta açıklanması gerekiyor.

Kararlar verildi, sorumluluklar yüklenildi. Parti yöneticilerinin bu dönemlerde ziyaretçisi çok olur, kafaları da karışık. Kendi siyasi geleceklerini, partinin değerleri ve misyonuyla bütünleştirememiş yöneticilerin verdikleri karar da doğaldır ki kişisel oluyor. Kazanmak zafer, kaybetmek siyasette hüsran olarak algılanıyor.

21 yıldır ülkeyi, AKP ve daha sonra oluşan Cumhur İttifakı yönetiyor. Son seçimlerden başarıyla çıktılar. Yerel seçimlerde başarısızlık olsa da genel seçim sonuçlarıyla bir süre daha idare edecek durumdalar. Ancak kendileri açısından büyük bir hüsran gelişirse, kalan iktidar süresini tamamlamakta zorlanır, kafalardaki planlarını unutabilirler.

Kafalardaki planlar... Bu noktada kapıyı aralık bırakıp muhalefete bakalım. CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Memleket Partisi ve yoğun olarak Kürt yurttaşların oy verdiği DEM Parti.

Muhalefetin en büyüğünden en küçüğüne hepsi genel hatlarıyla kararlarını verip adaylarını tercih ettiler. Kalanların belirlenme anlayışı da kamoyunca artık öğrenilmiş durumda. Bir ittifaka karşı, zaman zaman kendilerine de muhalefet ederek yarışacaklar. Dağınıklar... İşbirliği konusunda neyin olacağı veya neyin olmayacağı da netleşmiş durumda. Olası başarı ya da başarısızlığa giden yolun taşları şu an döşenmiş durumda. Yalnızca oluşacak sonuçlar belli değil. 21 yılda iktidara karşı yalnızca bir kere, 2019'da kazanılmış bir başarı var. Onun dışında yenilgi üzerine yenilgi. Bu genelleme ve bilgiler bile muhalif partiler, yöneticileri ve liderleri için alarm zillerinin çalmasına neden oluyor bizce.

Muhalif siyasi yapı ve kadroların çalışmalarında şu ana kadar büyük bir umut üretilmekte zorlanıldı. Çünkü ittifak iktidarına karşı dağınık muhalefet yarışa giriyor. Genel seçimlerde muhalefet adayına oy veren yüzde 48'lik kitlenin öncelikleri, bir noktada toparlanıp toparlanmayacakları ise belirsiz. Bütün temenniler dağınıklığın sandığa yansımaması yönünde.