Türkiye'nin güneyi, 50 yaş kuşağının gözlerinin önünde son haline getirildi. ABD Irak'a "Demokrasi götürecekti", İran'a teslim etti. Suriye, "Bahar" adıyla ayaklandırıldı, oraya da İran yerleşti. Tahran-Beyrut kara bağlantısı kurulmuş oldu. Tunus, Libya, Mısır'daki ayaklanmalar ve diğerleri İsrail'in bölgedeki güvenliği daha kolay sağlansın diye desteklendi. Son gelen haberlere bakılırsa İsrail, Hizbullah karşısında nefesini toplamasının şart olduğunu anladı ve ateşkes ilan edildi. İstihbarat operasyonlarıyla Hizbullah'ı yıkamadı. Sahada işler beklendiği gibi gitmedi.
Irak ve Suriye, Türkiye'nin güneyi. Kara sınırlarımızın en uzun olduğu bölge. Türkiye, Irak ve Suriye'nin istikrarsızlaşmasıyla sonuçlanan süreci kendi çıkarları açısından yönetemedi. Gelişmelerin büyük bölümü AKP iktidarı döneminde yaşandı, yaşanıyor. Öngörüsüzlük yüzünden Irak ve Suriye günümüzde en çok Türkiye için tehdit oluşturuyor. Güncel soru ise şu: Ankara ne tür aldatıcı özendirmelere zorlanacak
Suriye'deki hatanın maliyeti yüksek oldu, her geçen gün yükseliyor. Silahlı kuvvetlerin önemli bölümü Suriye'de, Türkiye'yi sınır ötesinde korumaya çalışıyor.
Irak'taki hatanın maliyeti de yükseliyor. Türkiye, terörü toprakları dışına taşımak için sınır ötesinde zorlu bir mücadele yürütüyor. En son MSB Güler, Irak'ın kuzeyinde "Kilidin kapandığını" açıkladı.
Siyasetçilerin "süslü" sözlere ihtiyaçları olabilir. Ancak burası Ortadoğu. Beklentilerin pek gerçekleşmediği ortada. Yaptıklarınızın yanı sıra, yapmadıklarınızı, başkalarının yaptıklarını ve sizin yaptıklarınızı etkisizleştirmeye çalışanların planlarını da düşünmek zorundasınız. TUSAŞ'a yapılan saldırıdan bu anlamda ders çıkarılmalı.
Ortdoğu'da yeni bir kavganın başlayacağına ilişkin emareler gelmeye başladı. Türkiye'ye ne vaat edilecek, verilecek sözlere uyulacak mı Türkiye oyalanmaya, gizli niyetlere karşı uyanık olmak durumunda. Türkiye'nin yeni hata ve öngörüsüzlüklere tahammülü yok.