Nereye kadar İsveç

İsveç'in NATO üyeliği, uzun süre bekletilen bir konu olunca Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde her sorunun çözümü için anahtar olarak görülmeye başlandı. Önce ABD'nin Suriye'nin kuzeyinde YPG'yi desteklemesi, eğitmesi ve silahlandırılması konusunda pazarlık unsuru olarak masaya sürüldü. ABD, bilinen politik söylemini masada, görüşmelerde dile getirdi ve bir ilerleme sağlanamadı.

Tam bir noktaya gelindiği düşünülürken, dünyada ve Türkiye'nin çevresindeki sorunlara yenileri eklendi. Genel seçimlerden sonra ABD Başkanı Biden, Türkiye'nin F-16 istemini doğrudan İsveç'in NATO üyeliğine bağladı. Süreç bu doğrultuda yürütülmeye çalışılırken İsrail-Hamas çatışması patlak verdi. Türkiye "Hamas'ı terör örgütü olarak görmediğini" açıkladı, ABD İsrail'e tam destek verdi. İkili ilişkiler yeniden soğudu, buz kesti. Öyle ki ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Ortadoğu gezilerinde Türkiye'ye uğramadı, geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışına çıkmıştı.

Blinken'ın son Ortadoğu turu Türkiye'den başladı. Bu sefer Erdoğan da Blinken'ı kabul etti ve görüştü. Sonrasında Blinken'ın sosyal medyadan yaptığı açıklamaları birşeylerin ipuçlarını veriyordu. Anlaşılan, ABD, durduğu yerden bir milim adım atmamıştı: "Önce İsveç'in NATO üyeliğini kabul edin. F-16'ların Türkiye'ye verilmesini istiyoruz. Kongreyi bu yönde teşvik ederiz."

Şimdi Türkiye'den hareket bekleniyor. TBMM'deki komisyondan geçen İsveç'in NATO üyeliği konusu, ne zaman genel kurula gelecek, ne zaman Cumhurbaşkanı onaylayıp Resmi Gazete'de yayımlayacak belli değil. ABD hangi aşamada bu adımlara olumlu karşılık verecek ve bir takvimlendirme var mı bu konular da belli değil.

AKP iktidarının son döneminde bazı yayın organlarına uygulanan "yasağın" yanı sıra başka sorunlar da yaşanıyor. Hiçbir şekilde, iktidara yakın gazetelere dahi bilgi verilmiyor. Ancak ikili ilişkilerde karşı taraf için aynı şey söz konusu değil. Türk tarafının vermediği bilgiler diğer devlet tarafında kendi uygun gördükleri şekilde basınla paylaşılıyor. Türk basını da çoğu şeyi yabancı basından öğreniyor. Bilgiyle beslenmeyen Türk basını da gün geçtikçe yetkinliğini yitiriyor.