Gelişmelere birazcık yukarıdan bakabilsek bazı olgular tarihsel ders niteliğinde olacak ama... Her şeyi yaşayınca öğreniyoruz. O zaman rüzgârda savrulan yaprak gibi yaşamaya devam. Önce yanıbaşımıza, Ortadoğu'ya bakalım. İran yenildi, Suriye'den çekildi, "direniş ekseninin" her noktasında her an gerileyebilir. İsrail'in güvenliği için İran'ın yenilmesi, rejiminin değişmesi isteniyor. ABD Netenyahu'ya sınırsız destek vererek bunu sağlamaya çalışıyor.
ABD Ortadoğu'dan bir süreliğine askerlerini çekiyor. Suriye'den, Irak'tan... Çünkü daha büyük bir hedefi var: Çin.
Adeta, "Ben yokken kavga istemiyorum" diyen mahalle ağabeyisi gibi... Şara ile mutabakat imzalayan "Trump'ın generali" Mazlum Abdi'nin görüntülere yansıyan yüz ifadesi her şeyin kanıtıdır. "Ya Şam'la anlaşırsın ya da Türkiye ile baş başa kalırsın, biz eve dönüyoruz" denmiş gibi. Hazır Öcalan da "Artık PKK'ye gerek yok" demişken... Ancak Ortadoğu burası. General kimdir, mutabakat ne anlama gelir, denge anlık değişir.
Bizde papağan medya sayıklıyor: Ortadoğu'ya barış getiriyoruz. Türkler, Kürtler, Araplar, lar lar lar... Tekerleme olsa, güzel. Ama öyle değil. Başka bir ülkenin "güvenli varlığı" için savaşan, kadim coğrafyasında birbirlerini yiyip bitiren Iraklılar, Suriyeliler, Lübnanlılar, lar lar lar... Oysa sadece Birinci Dünya Savaşı'nın öncesine, sırasına, sonrasına bakılsa, anlaşılsa yeter.
Bir de gözümüzü kuzeyimize hafif kaydırırsak gerçekler daha net. Suriye'yi yitiren Rusya, Ukrayna'da kazanım peşinde. Trump, Oval Ofis'te, Zelenski'yle alay ediyor, aşağılıyor, ülkesinden kovuyor. Zelenski, yitirdiği desteği Avrupa'da arıyor, bulamıyor. Dönüyor Trump'tan, "Sözünden çıktım" diye özür diliyor. ABD ve Avrupalıların isteği doğrultusunda Rusya'yı yıpratmak için ülkende askere alınacak insan kalmayıncaya kadar savaş, sonra onlardan özür dile. Nasıl manzara ama... Durun, dahası var. Bunların üstüne Ukrayna, nadir elementlerini ABD'nin zenginleşmesine sunmaya hazırlanıyor.