Sevgili Hürriyet okurları... 'SERKAN KIZILBAYIR İLE YAN KOLTUK' sohbetlerimizde bu hafta hayatımızın vazgeçilmezi sporu, yerinde konuştuk. Ankara Most Life Club Genel Müdürü Sinem Yaşar, bize merak edilenleri anlattı.

* Sinem Hanım, öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz Spor sektörüne girişiniz nasıl oldu

1998 yılından bu yana açıkçası kendimi bildim bileli spor ve sağlıklı yaşam sektörünün içindeyim. Son 12 yıldır Most Life Club'ta genel müdür olarak görev yapıyorum. Spor ve sağlıklı yaşam benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda hayat felsefem. İnsanların hayatlarına dokunmak, onlara daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam sunmak benim için büyük bir motivasyon kaynağı.

Serkan Kızılbayır-Sinem Yaşar

* Most Life Club nelerle öne çıkıyor Farkınız nedir

Bizim en büyük farkımız, üyelerimizle sadece bir spor merkezi-müşteri ilişkisi kurmuyor olmamız. Burası bir yaşam kulübü. Üyelerimiz kendilerini evlerinde gibi hissediyor. Kişiye özel programlarımız, deneyimli ve donanımlı eğitmen kadromuz, wellness yaklaşımımızla üyelerimize bütünsel bir yaşam deneyimi sunuyoruz. Şehrin tam ortasında yer almamız üyelerimizin günlük hayatlarının akışında bize kolaylıkla ulaşabiliyor olmalarını sağlıyor. Ayrıca yaptırdığımız analizlerde en güçlü yanlarımızdan birinin temizlik olduğunu görüyoruz. Bizim için hijyen, sadece bir standart değil, üyelerimize duyduğumuz saygının en somut göstergesi.

* Sektörde rekabet her geçen gün artıyor. Siz rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz

Rekabeti tehdit değil, gelişim fırsatı olarak görüyorum. Rakiplerimiz bizim misyon ortaklarımız. Most Life Club olarak, farklılaşmamızın en önemli nedeni insana dokunmamız. Çünkü teknoloji, ekipman veya tesis bir şekilde eşitlenebilir ve ona her zaman ulaşılabilir ama üyelerinizle kurduğunuz güven bağı eşsizdir. Beni en çok gururlandıran şey, yenileme oranlarımızın inanılmaz derecede yüksek olması. Üyelerimizin kulübümüzden duyduğu memnuniyetin ve bize olan güvenlerinin en net göstergesi. Bizim işimiz tam anlamıyla bir ekip işi. Most Life Club olarak büyük bir fırkateyn gibi kararlı, güçlü ve dayanıklıyız; ama aynı zamanda bir sandal gibi çevik, esnek ve hızlı hareket edebiliyoruz. İşte bu denge bizi rekabette hep canlı tutuyor.