Tribünlere oynamak

Futbol sadece futbol değil.

Derslerle dolu...

Mesela...

Eğer bir takımda kahramanların sayısı artıyor zaferler azalıyorsa

-Kişisel hesaplar takım olma duygusunun önüne geçmiş demektir.

Burada "tribünlere oynamak" meselesi ortaya çıkıyor.

Var öyle futbolcular.

Hep olmuştur.

Kendilerini hemen belli ederler zaten.

Bunlar yüzünden takım hep kaybeder, ceza alır, zor duruma düşer.

Ama...

Tribünlerin gönlünü hoş etmek için bu tiplere belli bir kontenjan ayrılır.

Peki, takımın tamamı bunlardan kurulursa

Oyun planı, taktik, strateji taca çıkar.

Herkes kafasına göre takılır.

Toplam fayda umursanmaz.

En kötüsü, yol olur...

Başarısızlığın kazandırdığı, övüldüğü, alkışlandığı yerde kaybetmeye ve kaybettirmeye oynamak kural haline gelir.

Ama tribünler böyle istiyor!

Doğru fakat geçerli değil.

Niye

Çünkü tribün nüfusu toplam taraftar sayısının çok küçük bir kısmını oluşturur da ondan.

Sesi çok çıkan azınlık genelin asıl taleplerini bastırmamalı.

Aksi halde kaybetmek kaçınılmaz hale gelir.

Elbette haklılık, haksızlık ayrımı vardır ve önemlidir.

Sonuçta futbol mücadele oyunu...

Sahada ter döküyorsunuz, hakkınız yeniyor ve bu durumda öfkenizi kontrol etmekte zorlanırsınız.