Tam vaktidir

Gün gelecek, temas etmekten kaçındığımız gerçek, ipimizi çekecek.

Örtmek, ertelemek,"kendi kendine düzelir" diye beklemek, iyiyi bezdirir, kötüyü azdırır, çöküşü hızlandırır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İkinci Dünya Savaşı'nın galiplerinin ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik çıkarlarını korumak amacıyla kurulan küresel sistem miadını doldurmaya başlamıştır" tespitini en başa yazalım.

Yaşadıklarımız doğum sancısıdır.

Dünya yeni bir yön ve denge arayışında...

İnsanlık karşı karşıya olduğu tehditlerin farkında...

Çoğunluk nerede

Katil Netanyahu'nun alkışlandığı salonda değil...

İşgalci İsrail'in uyguladığı soykırımın lanetlendiği sokakta...

En liberaline bak!

O bile evinin içine kadar giren LGBT dayatmasına karşı panik atakta...

Demokrasi, özgürlük, insan hakları masalları

Bunlar artık uykudan önce bile işe yaramamakta...

Ana hatlarda birleştiğimiz halde detaylarda ayrıştığımız için...

Geçerliliği kalmamış ideolojilerimizin, inanç pratiklerimizin, ezberlerimizin, eskimiş kavgalarımızın, bugünü anlatmayan tanımlamalarımızın, içi boşalmış kavramlarımızın, dar çevreci alışkanlıklarımızın, sonuç getirmediği halde bir türlü vazgeçemediğimiz takıntılarımızın güncel ihtiyaçlar karşısında birer "tahta kılıç" olduğunu fark etmediğimiz için çoğunluk olmamıza rağmen zorba azınlığa karşı güçsüz durumdayız.

Oysa Siyonist hükümdarlığı "parasının geçmeyeceği" gün ile yüzleştirmenin tam vaktidir.

Bıçak kemiği kırdı artık.

Örgütlü kötülük tüm imkan ve kabiliyetleriyle ülke, inanç, milliyet ayrımı yapmaksızın