Muhalefet iç kavgasını Erdoğan nefreti ile kapatamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar hakaret ve iftiraya maruz kalmış başka bir lider yoktur. Bunun temel sebebi muhalefetin Erdoğan karşısındaki çaresizliğidir. Pandemi kaynaklı küresel ekonomik krizin olumsuz etkisi ile yaygınlaşan olağan memnuniyetsizliği fırsat gördüler. İktidarı erken seçime zorlayacaklardı. Başaramadılar. Kur ataklarından medet umuyorlardı, kontrataktan gol yediler. Hükümet tek hamleyle hepsini boşa düşürdü. Son anketler de rüzgarın Cumhur İttifakı lehine estiğini ortaya koyunca elleri ayakları titremeye başladı. Hallerine bakın... Öfke nöbetleri geçmiyor. Nefret söylemleri bitmek bilmiyor. Umutları azaldıkça saldırganlıkları artıyor. Milletin güvenini kazanmak gibi bir dertleri yok. Erdoğan düşmanlığı ile yol alabileceklerini sanıyorlar. İşleri, güçleri bedavacılık... Çalışmak, üretmek, yorulmak, milletin önüne ayakları yere basan, gerçekçi, umut vaat eden alternatifler koymak zor geliyor. Sürekli kötülüyorlar. Huzursuzluk artsın istiyorlar. Güven duygusu yerle bir olsun diye çırpınıyorlar. Yapmak, onarmak, iyileştirmek, başarmak, kazanmak ve kazandırmak gibi dertleri hiç olmadı. Bu yüzden yaydıkları umutsuzluğun esiri haline geldiler. Adaylık yarışı adı altında içine düştükleri "Sen-Ben Kavgası" hırçınlıklarını daha da artırıyor. Perde arkasında birbirleriyle çatışıyorlar. Perde önünde Erdoğan nefretini daha da körüklüyorlar. Kaba, saldırgan, kışkırtıcı tavırlarla kendi içlerindeki savaşı örtme, saklama gayreti sergiliyorlar. İktidar kanadının hizmet ve eser odaklı