Hürriyet Gazetesi çalışanları arasında kedileri en çok sevenler listesi yapılsa sinema yazarımız Uğur Vardan listenin ilk 3'ünde mutlaka yer alır.
Bu hafta Okur Fotoğrafı köşesi ona ait. Uğur Vardan genelde yazı için kısıtlama sevmez, o yüzden onun mektubu köşenin neredeyse tamamını kaplayacak.
Bu köşeyi yazan kişi olmamda payı olduğu için buna hakkı olduğunu düşünüyorum.
Uğur Vardan'ın "Bir veda sonatı..." başlıklı mektubunu dikkatinize sunuyorum:
2013'te hayatıma girmişti. Üç kardeştiler; ikisi kapkara annesinin tıpkısı, bir tanesi de tekirdi. Sonrasında iki kardeş ve anne, bahçe hayatını tercih etti, o ise dış dünyaya ailesinin diğer üyeleri kadar alışamadı. Gündüzleri bahçe habitatının parçası olsa da her gece evin yolunu tuttu. Evin asıl sahibi 'Şeker'in yanında ikinci demirbaşı oldu. Sonra iki üye daha eklendi nüfusa ve bu dörtlü çete, mekânın sahiplerine dönüştü.
Haberin DevamıZaman içinde sonradan dahil olanlar bir şekilde sahneden çekildiler. Meydan Şeker'e ve ona kaldı. Şeker, sağ olsun uzun yaşadı ve geçen yıl 18 yaşında "Benden bu kadar" dedi.
'Karaböcek' ise yârenliğini biraz daha sürdürdü. Klişe olacak ama gerçekten kendine özgüydü. Kimseye bulaşmaz, kendi yolunda yürürdü. Gençken az-biraz sinirliydi ve bahçedeki diğer kedilerden bazılarına takar, havada tüylerin uçuştuğu kavgalara girişirdi ama belli bir yaştan sonra sakin, vakur kimliğini üzerine geçirdi. Herkesin yediğini yemez, hep özel mama, özel ilgi isterdi. Evin bahçeye açılan kapısında biriken türdaşlarını görünce tuhaf bir şekilde mırıldanarak aralarından geçer, içeriye girerdi.
2020 yazında anjiyo olmak için Bursa'ya gitmiş ve yaklaşık bir buçuk ay civarı evden uzaklaşmıştım. O da bu sürede etrafta dolaştı. Dönüşte yandaki apartmandan bir komşumuz "Uğur Bey, siz yokken bu çok ağladı" dedi. Bir yandan "Vay beni ele güne rezil etmişsin" dedim ama asıl olarak içim parçalandı; 'Bu ne vefa' diye düşündüm...
Her sabah uyanınca soluğu ona özel olarak ıslak mama verdiğim mutfağın tezgâhında alırdı. Hava kararıp evin bahçeye açılan kapısı kapandığında etrafta görünmez, "Acaba dışarıda mı kaldı" diye düşünürken birden ortaya çıkar, "Merak etme, buradayım" turunu atardı.
Haberin DevamıNe yazık ki bu yıl nisan başı arka ayaklarına felç indi. Bayram dönemiydi, daimî veterinerim tatildeydi. Açık bulduklarıma gittim, MR'lar, filmler çektirdim, kalbi büyükmüş ve pıhtı atmış. "Hazırlıklı ol, her an gidebilir" dediler.
Ama yaşama tutkusu yüksekti, hayata sarıldı ve inanılmaz bir şekilde iki ay içinde önce bir ayağı, sonra da diğeri geri geldi. Eskisi gibiydi, yine istediği yerlere atlayıp zıplıyor, bahçedeki yerini alıyor, yemesi içmesi iştahla devam ediyordu. Lakin geçen hafta bir gece gittiğim davet sonrası dönüşte yatakta yatarken buldum. Bu normal bir durumdu ama seveyim derken fark ettim ki arka ayakları soğuktu. Tıpkı daha önceki felç zamanı gibi. Felaket geri dönmüştü. Ne yazık ki bu kez o kadar şanslı değildi.
Haberin DevamıVeterinere gittik, vücut ısısı 32'ye düşmüştü (normali 37 imiş). Kaldığı günün gecesi vefat etti. Aldım, getirdim, hayatının büyük bölümünü geçirdiği bahçeye gömdüm. Artık evde değil ama birkaç metre ötemde yatıp duruyor.
Farkındayım, biraz uzunca naklettim ama bütün bunları hak ediyor diye düşünüyorum. 12 yıl yârenlik etti bana, ben de onun en iyi şartlarda yaşamını sürdürmesine çalıştım. Ne diyeyim, iyi ki hayatıma girdi, renk verdi, tat kattı. Seni şimdiden çok çok özlüyorum. Özleyeceğim...

19