Top şeytanların kucağında!

Hamas, Soykırımcı Netanyahu ile Soykırım Destekçisi Trump'ın Gazze'yi, Kudüs'ü, Filistin'i bitirmeyi hedefleyen "Şeytani Plân"ına "ha-vet" dedi.

"Hayır" ile "evet" arasında bir ton.

Ustalıklı manevra.

Epsteinci Trump'ın "Ya kabul edin ya cehennemin kapılarını açın, ahan da size Pazartesi 18'e kadar süre!" tehdidi karşısında zaman aşımına uğramamak gerekiyordu.

Silahları bırakmak ve yönetimi tamamen ABD-İsrail uşağı bir ekibe teslim etmek olmazdı.

Soykırım Destekçisi Trump'a Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece bir cevap verildi…

Uygun bir cevap:

-Hamas, Arap dünyasının, başka halkı Müslüman ülkelerin ve ABD Başkanı'nın çabalarını takdir etmektedir.

-Bunun göstergesi olarak da ölü ve diri esirleri bırakmayı kabul etmektedir.

- Esir takası sürecinin gerçekleşmesi için sahada uygun koşulların sağlanması gerekmektedir.

- Gazze Şeridi yönetiminin, Filistinli tarafların ulusal mutabakatı temelinde, Arap ve İslam ülkelerinin desteğine dayalı olarak bağımsız (teknokrat) bir Filistin Heyeti'ne devredilmesini zaten istiyorduk, şimdi de aynı noktadayız.

- Halkımızın sabit ilkeleri, hakları ve en yüksek çıkarları esastır.

-Diğer konuları (silah bırakma dahil) müzakere ederiz.

*

Özetle böyle.

Topu karşı tarafa; Trump-Netanyahu ikilisinin kucağına atmış oldu HAMAS.

Top atıldı atılmasına da bundan sonrası ne olur

Benim görebildiğim kadarıyla Trump (daha doğrusu onu tehdit eden Evanjelik mekanizmalar) ince ayar işçilik yaptı.

Hamas üzerinde etkili olabilecek bütün taraflarda görüştü; onları "ikna"ya ikna etti.

İsrail Terör Örgütü de, ABD'nin desteği ile öteden beri "alanı" uygun hale getirmek için her türlü adımı attı zaten.

Mesela;

Mısır'da Merhum Mursi yönetimini devirerek bu çok önemli ülkeyi kendisine hizmet eder hale getirdi.

İran'ı itekleye itekleye kendi kabuğuna soktu.

İran uzantısı güçleri büyük ölçüde desteksiz bıraktı.

Civar ülkeleri vurarak, "Ayağınızı denk alın, daha da ileri gidersem bitersiniz!" mesajını verdi.

Bizi de, MİT Tırları Baskını'ndan bu yana uygulattığı "yıpratıcı" darbe girişimleri ile hayli bunalttı.

Pandemi-plandemi/deprem felâketi, enerji ve diğer maliyetlerin yükselmesi gibi etkiler yüzünden ekonomimiz hayli zora girdi.

Kafamızın üzerinde "gri liste" sallandırıldı, Halkbank davası sallandırıldı.

Siyasi istikrarsızlıklara sürükleme "operasyonları" yapıldı…

Filan derken, biz de zorluklarına bin zorluk eklenmiş ülke olarak geldik bu günlere.

*

Öyle bir düzen ki bu…

Yazı da gelse, tura da gelse, "dik" de gelse ABD-İsrail İttifakı'na yarıyor.

Soykırımcı Netanhayu "Ne konuşuyorsunuz lan siz, cebinizdeki telefona, gırtlağınızdan geçen yiyeceğe, damarınıza zerk edilen seruma kadar bizden geliyor!" dedi mi, dedi!

Biz buna karşı "Yalan söylüyorsun!" diyebildik mi, diyemedik!

Herkesin bildiği başka gerçeklerimiz de var bizim:

Bu memlekette, Arap karşıtlığı üzerinden "İsrail destekçiliği" yapanların oranı öyle yüzde 3, 5 değil.