Sorgulayacağız!

EĞİTİM sistemimiz "araştırmaya, sorgulamaya" pek de açık değil.

Hocalarımızın büyük bölümü de öyle.

Turizm alanındaki önlisans eğitimimin ilk yılında "İnkılap Tarihi" dersinden bütünlemeye kalmamın tek sebebi, Ultra Kemalist Hoca'nın söylediklerini bir soru ile çürütmemdi.

Beni ikmale bırakmasına itiraz edebilirdim ama bunu yapmadım.

Bütünleme sınavında çok yüksek not aldım, rahatlıkla geçtim.

HHH

Bizde böyle bir durum var.

Birileri söylediklerini, yaptıklarını "İşittik ve itaat ettik!" kıvamındaki teslimiyetle kabullenmemizi bekliyorlar.

Sadece Kemalistler değil, muhafazakârlar da itirazla karşılaştıklarında sinir oluyorlar.

İstiyorlar ki her dediklerine "evet" diyelim, her yaptıklarında "hikmet" arayalım…

Ne münasebet efendim; herkesin eleştiriye, ikaza, yanlışlarının dile getirilmesine ihtiyacı var!

Soru sordunuz mu, karşı çıktınız mı "kabahatli" oluyorsunuz.

Bir yerlere yerleştiriliyor, damgalanıyorsunuz bir takım sosyal medya unsurları tarafından.

O ideolojiden, bu ideolojiden bana ne

Ben hakikatin peşindeyim.

Kimse lâyüsel değil.

Sorgulamak da inancımın gereği.

"Aklımızı kullanmamızı" emreden onca ayet varken, kulların düşüncelerini, stratejilerini mi "rehber" edineceğiz

Düşüncelerimize fren, sorularımıza "sınır" mı koyacağız

Hz. Peygamber (s.a.v.)'nin hayatına baktığımızda toplumun en sert üsluplu, en "itirazcı", en arızalı görünümlü fertlerinden gelen sorulara bile "tepki göstermeden" cevap verdiğini görüyoruz.

Bedevi'nin biri karşısına geçerek,

"Seni Allah mı gönderdi

Beş vakit namazı Allah mı emretti

Oruç tutmayı Allah mı emretti

Zenginlerden alıp fakirlere dağıtmayı Allah mı emretti" diye sorduğunda…

"Sen kim oluyorsun da koskoca Peygaberi sorguluyorsun, yalan mı söylüyoruz sanki, sen kaç paralık adamsın, kendine gel!" demedi.

Sorulara teker teker cevap verdi Muazzez Peygamber (s.a.v.).

Tebliğini sorgular hallerdeki bedevi de, cevap verenin tavrından ve sözlerinden etkilenerek o anda iman etti.

Bunun gibi birçok misal var; "taban" soruyor ve Hazret-i Peygamber (s.a.v.) "Haddini bil!" demeden teker teker cevap veriyor.

***

Bizde ise "şöhretlendirilmiş" gazetecilerden bazılarına nazikçe itiraz ettiğinizde bile "engeli" yiyorsunuz.

Hatta hakareti yiyorsunuz!

Vekillerin hepsi "sayın" vekil, çoğu da burunlarından kıl aldırmıyor. Birçokları, gerçek duygu ve düşüncelerini dile getirmekten en azından