Bu film hakkında bir yazı kaleme almıştım.
"Laiklik Şerbeti" başlıklı yazıya rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
"Serdar Arseven Laiklik Şerbeti" yazın yeter, arama motoruna.
Dizi, şimdilerde işi iyice abartmasından dolayı gündemde.
Bir de dizinin senaristi bir kadın var; bütün kadınları, kızlara, millete hakaret niteliğindeki sözlerinden dolayı gözaltına alınan ve "yurt dışına çıkış yasağı" konularak serbest bırakılan bir kişi.
Bundan dolayı da iyice gündeme yerleşti Kızılcık Şerbeti.
Ben o kadınla ilgilenmiyorum…
Konuşması da eski tarihliymiş zaten, bundan dolayı da çok üzerinde durmuyorum.
Benim derdim bugünle!
*
Dizinin yayımlandığı kanal daha önce özel sektördeydi.
O özel sektör markasına, sahipleri hakkındaki "kara para aklama" vesaire iddialardan dolayı Devletimiz tarafından el konuldu.
Yani bazı markalarla birlikte Kızılcık Şerbeti'nin yer bulduğu kanal da TMSF'ye geçti.
Dolayısıyla bundan böyle yaptıklarından tamamen TMSF sorumlu.
Aslında özel sektöre geçse de Devlet sorumlu, zira, Devlet'in elinde bu konularla ilgilenmek üzere kurulmuş olan bir organ var:
RTÜK!
Malûm, Aileyi, nesilleri korumak Devlet'imizi yönetenlerin Anayasal görevi.
Biz Kızılcık Şerbeti benzeri projelere izin verilmemesi gerektiğini söylediğimizde…
Birileri çıkıyor ve "İzleniyor ki yayınlanıyor!" filan yollu laflar ediyor!
*
Hiç unutmam, özel televizyon furyasının başladığı günlerde zamanın Başbakanı Turgut Özal da böyle bir şey demişti.
"Kumanda elinde, izleme sen de!" gibisinden bir şeyler yani.
Öyle ya…
"Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!"
Böyle diye diye…
Boş vere, boş vere…
Ne hale geldik
Artık, ensest yayın olsa, ses çıkartmaz hale geldik!
Gündüz kuşaklarındaki berbat halleri kanıksar hale geldik!
Rahmetli Arif Nihat Asya'nın dizeleri sıkça gündeme gelir:
"Bize bir nazar oldu,
Cumamız Pazar oldu,
Ne olduysa hep bize
Azar azar oldu!"