Bir ülkede sorumluluk sadece bir tabeladır bazen.
Yöneticilik bir görev değil, bir ayrıcalık sayıldığında…
Ve koltuklar, halkın değil sahibinin malı gibi korunduğunda…
Orada istifa, ancak hayal olur.
Bizim memlekette ölen ölür, kalan susar.
Yıkılan evlerin, yanmış binaların, çığlık çığlığa yiten canların ardından birer taziye cümlesi okunur.
Ve sonra hayat devam eder.
Sadece hayat değil, görev de aynı şekilde devam eder.
Kimse "Bu benim hatam" demez.
Kimse "Bu sorumluluğu taşıyamam" demez.
Yani kimse gitmez.
Ama dünya böyle değil.
Başka ülkelerde neler oldu
• Yunanistan, 2023: Larissa yakınlarında iki tren çarpıştı. 57 kişi hayatını kaybetti. Ulaştırma Bakanı Kostas Karamanlis kazadan birkaç saat sonra kameraların karşısına geçip istifa etti. "Bu trajedinin sorumluluğunu taşıyorum" dedi.
• Güney Kore, 2022: Cadılar Bayramı'nda İtaewon'da 156 genç ezilerek can verdi. İçişleri Bakanı, Seul Belediye Başkanı, Başbakan günlerce kamuoyunun önünde özür diledi, polis şefi görevden alındı. Olaydan sonra aylarca istifa çağrıları sürdü.
• Fransa, 2020: Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, bir okul politikasında yaşanan aksaklık nedeniyle halktan özür diledi, hükümet içinde ciddi sorgulamalar yapıldı.
• Japonya, 2011: Fukuşima felaketinden sonra Başbakan Naoto Kan, "Devlet halkını yeterince koruyamadı" diyerek istifa etti.
Aynı ülkede bir Tarım Bakanı sadece basit bir vergi hatası nedeniyle kamu baskısıyla görevinden ayrıldı.
• İngiltere, 2022: Başbakan Boris Johnson, pandemi sırasında yapılan bir parti nedeniyle kamuoyu güvenini kaybedince partisinin baskısıyla istifa etmek zorunda kaldı.
• Almanya, 2021: Savunma Bakanı, Afganistan'daki tahliyelerdeki yetersizlik gerekçesiyle ağır eleştiriler aldı ve ardından görevi bıraktı.
Bunlar büyük facialar değildi. Kimi zaman birkaç kişinin öldüğü, kimi zaman hata bile sayılmayacak olaylar yaşandı. Ama yöneticiler, kamuya karşı sorumluluk duygusunu taşıyordu.