AK Parti'nin dün 8. Büyük Kongresi vardı. Dışarıdan bakınca ciddi hazırlıkların yapıldığı hemen fark ediliyor. Yalnız bunca hazırlık yapılmış olsa da dışarıda ve içeride ciddi bir kalabalık olsa da kongrenin seçmen nezdinde herhangi bir heyecan yaratmadığı düşüncesindeyim.
Bir anlamda seçmen nezdinde bir 'umut' yarattığı düşüncesinde değilim.
Peki, ne oldu
Kongrenin başından sonuna kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı izledik. Evet, partide bazı isimler değişmiş olabilir. Ve fakat çoğunluğu kalabalıklar tarafından bilinmiyor. Gerçi önemli de değil. Önemli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partideki hâkimiyeti. Gerisi teferruat.
Öte yandan parti yönetimindeki şu değişiklikler dikkat çekici
Teşkilat Başkanlığı'na Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş'ün ve Yerel Yönetimler Başkanlığı'na İstanbul Milletvekili Mustafa Demir'in gelmesi önemli.
Bu değişiklikler yerel seçimlerdeki yenilgiyle ilgili gerekenin yapıldığının işareti gibi.
Özellikle de Teşkilat Başkanlığındaki değişim önemli, zira teşkilat yapısı partinin bir anlamda 'kalbi' olarak görülebilir. Burada yaşanan herhangi bir sıkıntı otomatikman partinin genelini ilgilendiriyor denilebilir.
Ayrıca Meyda Tanıtım Başkanlığı'na Faruk Acar'ın gelmesi de önemli bir değişiklik olarak belirtilebilir. Bu noktada bir önceki başkanın uzmanlık açısından medya tanıtım ile pek bir ilgisinin olmadığı söylenebilir. Partide belli departmanlarda çalıştığı görünüyor, yalnız özellikle medya tanıtım alanı da uzmanlık isteyen bir birim.
Bunun için en başta strateji bilmeniz gerekir, kampanya yönetimi tecrübeniz olması gerekir. En önemlisi de seçmen davranışını iyi analiz etmeniz gerekir. Açıkçası Faruk Acar'ın bu konularla ilgili tecrübesinin olduğu muhakkak.
Dolayısıyla bu değişimler bize Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gereken yerlere neşteri vurduğunu gösteriyor.
Kongrede muhalefetten AK Parti'ye katılan milletvekilleri meselesine de değinmek isterim
Ünal Karaman, Mehmet Selim Ensarioğlu, Serap Yazıcı Özbudun, Kürşat Zorlu, Nedim Yamalı gibi isimlerin muhalefet oylarıyla rakip bir partiye geçmeleri en başta etik değil. Burada büyük bir samimiyet sorunu olduğu düşüncesindeyim. Ve en önemlisi de bu yapılan muhalefet seçmenini hiçe saymaktır, görmezden gelmektir. Nihayetinde bu isimler muhalefet seçmeninin oylarıyla Meclise girdi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kongredeki konuşmasının değimi ateşleyen, umutları filizlendiren bir tarafı da yoktu. Konuşmada en dikkatimi çeken bölüm şuydu: