Ey can utanır gün kararır gece olmaz olsun nefisler şaha kalkmış
Yolsuzluk, haksızlık, yalan dolan bülbüller ötmez, güller kokmaz
Yıkılsın feleğin sarayları tepelerden dökülsün pulları
Aman yavrularımız ateşler içinde Nemrut ağlar, Asi ah eder
Nere baksam garipler baş edemem her yanım dolu, gözyaşı
Aman Kazdağları çığlık çığlığa, İliç perişan zoruma gidiyor nefes almak
Ne duruyor çağırın güneşi yaksın lâl olmuş gönülleri, sağır olmuş bilinçleri
Bu aralar zinhar fikir ayrılığı konusunda iki çift laf etmeyin. Analiz manaliz işlerini de bırakın.
Soru da sormayın.
Cumhurbaşkanlığı uçağında istenmeyen soruları da sormayın.
Dinleyin Sadece dinleyin mi denmek isteniyor
İşte bu zor Dinlemek diye pek bir âdetimiz yok doğrusu
Ne var
Alabildiğine konuşma var.
'Bil, bilme' önemli değil. 'Kendini bilme' hiç önemli değil. Yeter ki konuş. Arada bağırırsan daha da etkili olabilir. Sadece es vermemeye dikkat et. Bazı konularda bilmediğin ortaya çıkmasın.
Sorularımıza devam edelim
O zaman susun mu deniyor
Susmak diye de bir âdetimiz yok doğrusu. Yine alabildiğine konuşma var.
Susun gönüller konuşsun mu deniyor diye aklıma da gelmiyor değil doğrusu.
Ayrıca sembollere, karşılıklı iletilen mesajlara da bakmayın deniyor herhalde
O zaman sadece izleyin mi deniyor
Öyle ya Olanı biteni izleyin deniyor olabilir. Yorum yapmadan izleyin. Görün bakalım neler olacak deniyor herhalde
Bir taraftan da izlerken yoksulluğu konuşmayın, sönen ocakları görmeyin deniyor olabilir.
Yıkılan umutları, çaresizce çırpınan canları duymayın deniyor olabilir.
Yolsuzluğu, rantı, çeteleri dile dolamayın deniyor olabilir.