Ülkeyi sudan 'ucuz rakı' ile yok olmaktan kurtaracaklar! Bak sen şu işe

ABD, Ürdün ve İngiliz hükümeti vatandaşlarına İsrail'in saldırıları altındaki Lübnan'ı derhal terk etmeleri konusunda uyarıda bulunurken savaşın detayları insanı dehşete düşürüyor.

Her defasında şunu söylüyorum, teknolojik anlamda üst düzey bir akılla yaklaşmazsanız, devamlı yeniliklere açık olmazsanız ve en önemlisi de çağa ayak uyduramazsanız işte bugün geldiğimiz noktada Lübnan'da yaşananların benzerini Allah korusun bizim ülkemiz de yaşayabilir. Çünkü ortada İsrail-Lübnan savaşının detaylarından çok bir siber saldırının ne denli ülkeler arası bir kaotik ortama zemin hazırladığını idrak etmek lazım.

İçimizdeki beyinsizler derken aslında, hiçbir halt etmeden, Teknofest gençliğini eleştirmeyi adet edinen ve X partinin seçim vaadi olarak 'ucuz rakı' vaadi sonrası şakşaklayanlar ve buradan kendilerine vazife çıkaran sözde gazeteci müsveddelerinin 'Rakı bizim milli içeceğimiz' demelerine takılıyorum doğrusu.

Yahu modernleşmek yada; ABD, Çin, Rusya gibi teknolojik anlamda güçlü olmanın şifrelerinde rakı yok olamaz da zaten, sağlığa külliyen zarar veren içkinin neyini kim neden savunur Olay burada aslında küçük beyinliler gruplarının maalesef ülkemizde her daim çoğalması ve bir türlü yok olmamasıdır. Gelelim konumuzun esas mevzuuuna

Lübnan'daki Hizbullah tarafından kullanılan iletişim cihazlarına iki adet siber bir siber saldırı düzenlendi. Saldırılarda masum çocuklar ve kadınlar öldürüldü. Ülkenin güneyinde ve başkent Beyrut'un güney banliyölerinde patlatıldı. Telsizlerin Hizbullah tarafından beş ay önce, siber saldırı düzenlenen çağrı cihazları ile aynı zamanda satın alındığı belirtildi.

Lübnan Sağlık Bakanlığı, son olarak toplamda iki saldırıda birden 76 kişinin öldüğünü, 450'den fazla kişinin de yaralandığını aktardı.

Bakınız bu olay aslında ciddi bir boyutun göstergesi bizlere, teknolojik anlamda yerli ve milli algısının ne denli önemli olduğunu maalesef masum insanların ölümüyle tekrardan anladık. Lübnan'daki menfur olayların aslında ülkelerin askeri alanlarında teknolojik ve bilişim sektöründe geride kalmamaları ve her daim zihinleri taze tutup önlemleri almaları gerektirdiğini bizlere göstermiştir.

Buradan çıkarılacak ders aslında şu olmamalıdır, "Cep telefonları da patlar mı" Bu konunun ciddiyeti bu denli basite indirgenmemeli ve tüm tedarik zincirinin güvenliği bir şekilde yapılmalıdır.

Siber saldırıların çağımızın artık bir parçası olduğunu da düşünürsek, "Uzaktan kumanda sistemi ile cihazlar kontrol edilmezse ciddi bir tehlikeyi de ardında getirebilir.

Yine akıllı telefonlarında bir şekilde incelenmesi ve tamper proof denilen (kurcalamaya dayanıklı) kontrollerinin yapılmasının elzem olduğunu artık anlamamız lazım. Bu saldırı ve diğer riskler bize gösteriyor ki, tedarik zinciri güvenliği kamu tarafından hassasiyetle sağlanmalıdır. Zaten güçlü bir irademiz var devletsel olarak, ama bizler de her konuda devletimizin yanında olmalıyız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürlüğünün kuruluş mevzuatında 'Piyasa gözetim denetimi ve ürün güvenliğinden sorumludur.' yazıyor. Bu yapılanların ne denli kritik olduğunu anlamalı ve çağın gerekliliklerini daha hassas bir terazide değerlendirmekte yarar olduğu kanısındayım. Elbette uzmanların dediklerine göre; akıllı cihazlara bu tarz saldırılar teorik olarak mümkün ama çok zormuş. Zor zor olmasına ama gerekli önlemleri de almayınca Lübnan gibi çaresiz bir ülke konumuna düşmekte ufukta her an her saniye görülme tehdidi de yok değil.